2 Haziran 2010 Çarşamba

UÇAK


Bebekliğimde yanağımda büyüyen bir ben yüzünden Annem aylarca beni sapanca'dan İstanbul'a getirmiş.Tedavim esnasında eşi polis olan Seniha halamın evinde kalırmışız. Halam ve eniştem annemi ve beni sürekli gezdirirlermiş. Gelik lokantası, Ömür lokantası, Yeşilköy Havaalanına gidip, uçakların iniş kalkışlarını  seyretmek bu geziler arasındaymış.
Türk filmlerinde "Küçük Hanımefendi" Belgin Doruk, Havaalanında sevdiklerine el sallar, Paris'e gidermiş. 25 yaşındaki annem de uçakları seyrederken Paris'e gitmeyi hayat etti mi acaba?  Kırk yaşlarında uçağa bindiğinde Belgin Doruk aklına gelmiş midir?
Diğer halamın  eşi de polisti ve Eskişehir'de oturuyorlardı. Evlerinin hemen üzerinden askeri havaalanının savaş uçakları geçerdi. 
Halam naif bir kadındı. Kaba saba kocasının aksine öyle gürültü patırtıdan hoşlanmaz, çabuk korkardı. Askeri uçakların her geçişinde çok gürültü yapıyorlar diye kızar bağırır çağırırdı.
Benim onları ziyaret ettiğim bir yaz, askeri uçağın Odun Pazarına düştüğünü öğrendik. Halam "Ben intizar ettim o yüzden mi düştü bu uçak" diye günlerce kendine gelememişti.
..
Rahmetli eşim  uçak yolculuğundan  çekinir alkol almadan uçağa binmek istemezdi. Kıbrıs seyahatimiz sırasında bir şeye ihtiyacımız olup olmadığını soran hostese;" Pilota söyleyin sağa çeksin ineceğim." dediğini. Hostesin espriyi anlamayıp eşimin yüzüne öylece baktığını hatırlıyorum.
..
Arkadaşım ile İngiltere'ye gidiyoruz. Üç kişilik koltukta arkadaşım yanında oturan adamın yüzünün beyazlandığını fark edince " Bunu al birazdan kusacaksın" diyerek kağıt poşeti eline tutuşturdu. Adamın kızgın kızgın baktığını görünce de" Ben hemşireyim kusacak olan insanı anlarım" dedi. üç saat boyunca  adam sinirden kafasını bizim tarafa çevirmedi. Poşeti de almadı.
Başka bir arkadaşım ve büyük kızımla Amerika yolculuğumuz esnasında uçağa binmek için beklerken yan tarafımıza kılık kıyafeti kötü, saçları yıllarca yıkanmamış gibi Rastalı, esmer tenli zayıf bir adam duruyor. Arkadaşım adama bakarak iç geçirdi ve şöyle dedi.
"Burada neredeyse 200 kişi var göreceksiniz bu hippi benim yanıma düşecek." Gülüp geçtik.
Uçak çok büyük. İlk kez iki katlı bir uçağa biniyorum. Yanlarda üçer kişilik ortada da dört kişilik koltuklar var. Biz ortalarda dört kişilik koltuklardayız. Yerlerimize oturmak için ilerliyoruz. Oturacağımız yere gelince dördüncü kişinin hippi kılıklı adam olduğunu gördük. Arkadaşım hemen koltuk numarasına baktı. Bingo..
Neyse kızım arkadaşımın yerine oturdu. Bizim hippi dediğimiz adam bir süre sonra çantasından   defter ve kağıtlar çıkardı. Kağıtlarda notalar ve dans figürleri vardı. Yol boyunca kağıtlarından kafasını kaldırmadı. 
Sanırım bizim hippi Koreograftı..

Hiç yorum yok: