23 Haziran 2013 Pazar

LYS BİTTİ DAĞILABİLİRSİNİZ...


Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba.
Son aylarda buraya sık sık yazamadığımı biliyorum. Bunun nedeni Blog
konusunda tükenmişlik sendromu falan yaşamıyorum. Üşengeçlik de yok Allaha şükür. 
Malumunuz üzere bu menopozdaki fani üniversite sınavlarına girmek istedi. Bu işler istemekle olmuyor, çalışacaksın, okuyacaksın; evinle ilgilenecek, üç genç kızına annelik, şu sıra ayrı şehirlerde olsak da eşine yarenlik edeceksin. Ha! bu arada arkadaşlarına; Anne, abla, ağabey ve kalabalık kuzenlerden oluşan ailene de zaman ayıracaksın.
Bunların ne kadarında başarılı olduğumu bilemiyorum ama şikayeti olan varsa ya şimdi söylesin, ya da bir daha ağzını açmasın.

Geçtiğimiz hafta LYS'nin ilkine girdim. Bu hafta da ikinci ile bitirdim.  İki sınava da aynı okula denk düştüm. İstanbul Üniversitesi Avcılar Kampüsü..
İlkinde beyefendi ile gittik ikincisinde ortanca kızımla. İlkinde yanımda eşim olduğu için daha rahattım fakat ikincisine işlerinden dolayı gelemeyince geçen yıl sınavlara giren kızım bana arkadaş oldu. Ama takdir edersiniz ki durum biraz komik. 
Ben üzerime rahat bir kot pantolon, tişört giydim. Kızım sabahın köründe süslendi, uzun yırtmaçlı bir etek, ona uygun bir tişört giydi, saçlarına şekil verdi. Bu arada beni öyle bir sahiplendi ki bir elimden tutmadığı kaldı. Arabaya bindik; "İstersen ben süreyim." diyor. Yol boyunca, "Yapamazsan canını sıkma işin ucunda ölüm yok ya!" diyor. Kızsam mı gülsem mi bilemedim.

Neyse gideceğimiz okula vardık, bir bank bulup oturduk bekliyoruz. Etrafta bir sürü genç, kimi annesi, kimi babası, kimi erkek veya kız arkadaşı ile gelmiş. Pek çoğunun yüzünde gelecek endişesi. Onlar adına biraz buruk, kendi adıma neşeli bir haldeyim. 
Nihayet saat geldi, çocuklar ebeveynleri ile vedalaşarak içeriye girmeye başladı. Ben de kızıma sarıldım. Dışarıdan bakıldığında kızını sınava getiren bir anne konumundayken birden sınava giren çılgın anne konumuna geçtim ama hiç üzerime alınmadım.  İçeriye girişte üzerimizi arayan bayan polis bezgin bir yüz ifadesiyle baktı. Belki de Gezi Parkı direnişinden sonra gördüğü hiç bir şeye hayret edemeyecek durumdaydı. 
Sınıfımı buldum, sırama oturdum. Sınavın başlamasına 15 dakika vardı.
....
Sınav nasıl geçti derseniz?
Çok çalışkan biri için kötü, hiç çalışmayan biri için iyi, benim gibi 30 yıl aradan sonra giren biri için idare eder.
Ne diyeyim, bu yıl sınava giren kızımın arkadaşı sevgili Ece'nin dediği gibi: "İyi olan kazansın."

5 Haziran 2013 Çarşamba

GEZİ PARKI TEBESSÜMLERİ


Günlerdir gezi parkı eylemi ile yatıp kalkıyoruz. iki kızım da biber gazı bombasından nasibini aldı çok şükür.
Sonrasında büyük kızımın işlerinden başını kaldıramaması, diğerinin de hastalanması sebebiyle Taksim'e gidemediler. Akşam saat dokuzda yanıp sönen ışıklar, tencere tava sesleri, on yıldır rahatsızlık duyan ve bu rahatsızlığını dile getiremeyenlerin çıkış noktası oldu.
Genç çocukları olan bir anne olarak ellerinden telefonları düşürmeyen, bilgisayarda uzun zamanlar geçiren kızlarıma kızdığım oluyordu. Bu işin sosyolojik tarafını uzmanlar incelese de kişisel düşüncem kaygılanmamıza gerek olmayan müthiş bir gençlik var karşımızda. Bazı istisnaları saymazsak nasıl yaratıcı nasıl duyarlılar helal olsun.
Sanırım benim gibi pek çok kişi  son günlerde girmediği kadar Twitter'a girmiş ve olayları birebir oradan takip etmiştir. Yaralananlara geçmiş olsun, ölenlere Allah rahmet eylesin, bu durumdan maddi zarar gören esnafa kolaylıklar dileyerek zaman zaman hepimizi güldüren güzel sloganlardan bahsetmek istiyorum.
Dediğim gibi gençlerimiz çok yaratıcı.

Bakın neler yazmışlar:
Starbucks'ın kapısına : "Yaşasın Tam Bağımsız Kuru Kahveci Mehmet Efendi."
"GTA'da polisi döven nesle sataştın."
"Polis kardeş gerçekten gözlerimizi yaşartıyorsunuz."

"Biberi bal eyledik, meydanları dar eyledik."
"Yeter artık ya! Bak polis çağıracağım."
"O son birayı yasaklamayacaktın."

"Piknik tüpünü çakmakla kontrol eden millete biber gazı işlemez."
"Zengin eylemcilerin kaliteli maskesi var kıskanıyorum."
"Biz sinek gazı arabasının peşinden koşmuş bir gençliğiz. Biber gazı da neymiş."