29 Mart 2012 Perşembe

İKİ RAKET BİR TOP


Yaklaşık 6 aydır uzaktan uzaktan bakışıyorduk birbirimize. Aslında onun beni pek iplediği de yoktu. Uzaktan gördüğüm kadarı ile hep meşguldü.  Sadece bende 6 yılın  istek ve özlemi vardı
Önce kızlara teklif ettim, hiç oralı olmadılar. Okul var, ders var, iş var..
Hafta sonu olsun bari?
...
Sonra arkadaşlara sordum hadi birinizle oynayalım şunu?
Sanki Bedmington oynamayı teklif etmişim gibi ilgilenmediklerini belli eden bir tavır içine girdiler. Biraz heveslenir gibi olan Nesrin'de 6 aydır "hadi" demediğine göre biz uzaktan uzağa bakışacaktık anlaşılan.
İki gece evvel büyük kızıma sitem ettim. "Bir sürü ders aldın hiç olmazsa hafta sonları oynayalım." Zamanının olmadığını söyledi ki haklıydı.
Konuşmalarımızı duyan Beyefendi talip oldu.
"Birlikte oynayalım."
Bir dönem hocasından ders aldım, 4 yıl boyunca oynadım, rakete rekat diye espri yapan, topları için "Şişiyormu bu?" diye alay eden bir adamla tenis oynayacağım.
Eldeki malzeme bu ne yapalım.

Giydik eşofmanlarımızı, aldık raket ve toplarımızı 6 aydır balkonumdan bakıştığımız tenis kortuna indik. Kortun bir kenarında Skuaş (duvar tenisi) duvarı hazırlamışlar. Acemi biriyle kocaman kortta oynamaktansa kısa paslarla duvara vurarak oynayalım diye düşündüm. Bir topu ona verdim, diğerini kendim aldım. Başladık oynamaya.
Beyefendi bir iki denemeden sonra topları karşılamaya başladı. Benim hayretli bakışlarım altında gayet güzel forehand ve backhand vuruşlar yapıyor. Birazdan; "Wenüs Williams'mıdır nedir, onunla bir kaç kez oynamışlığım var." diyecek düşüp bayılacağım. 
"Sen daha önce tenis oynamış mıydın?" diye soruyorum. Masa tenisi oynadığını söylüyor. 

 O gayet güzel atışlar yaparken benim attığım bir top havalanıp kortun yüksek duvarlarının üzerinde kalıyor, almak mümkün değil. Gitti güzelim top.
Sonra bir saate yakın filelerde oynamaya başlıyoruz. Her topumu karşılayamasa da bir acemiye göre gayet iyi vuruşlar yapıyor. Oraya buraya koşturuyoruz. İyi oynayan benim, topu ıskalayan, kenardaki topları toplayan o, fakat ben ter içinde kalıyorum. Onda bir gram yorgunluk belirtisi yok.
Olsun çok mutluyum nihayet bir tenis partnerim oldu.
Kim bilir bakarsın çiftler turnuvasına bile katılabiliriz, neden olmasın...
..
Bu arada geçen yıl İskoçya'da yapılan Uluslararası gençler Skuaş şampiyonasında  altın madalyayı kim  aldı diye düşünürsünüz?
İran'lı bir genç almış.
Hatta aynı turnuvada gümüş madalyayı alan da yine İran'lıymış.
1800 yıllarında İlgiltere'den dünyaya yayılan tenis  her yıl Haziran ayının sonunda Londra'da Winbledon Tenis  turnuvası adıyla yapılıyor. 
İngiltere'den dünyaya yayılmış olan oyunda, İngiliz tenisçiler son yıllarda ilk üçe bile giremiyorlar.
Hatta tek erkeklerde 1936 yılında Fred Perry'den sonra Winbledon'u hiç bir ingiliz kazanamamış. 
( Fred Perry markasının nereden geldiğini de öğrenmiş olduk böylece.)

Not;
 Resimler biraz gönlümüzü açsın istedim.Üstteki Maria Shapova. Soyadı bile şarapı çağrıştırıyor. :) İkinci resim Pete Sampras. 
Tabi ki o olmadan olmaz, 3. resim Anna Kournikova.

3 yorum:

eymenerdogan dedi ki...

Selma teyze, geride bıraktığımız 2011 yazında bende bir süre heveslenmiştim tenis oynama konusunda. Raket bile almıştım. Ama çevremdeki insanların ''senin artık yaşın geçti, tenisi öğrenmeye küçük yaşta başlaman lazımdı'' gibi söylemleri ve oynayacak arkadaş bulamadığım için tenis ancak heves olarak kaldı. Bu yazınızdan sonra içimdeki o heves tekrar harekete geçebilir :)
Not: Tenis konusunda nasıl oynandığı dahil olmak üzere hiç bir bilgim yok. Sadece bir heves..

selma dedi ki...

Eymenciğim hava biraz ısınsın seninle tenis oynayalım.
Beyefendi kadar masa tenisi biliyorsan tamamdır:)

yoldy35 dedi ki...

Yazılarınızı gityat.com ‘ da paylaşabilir, kendi kanalınızı oluşturabilirsiniz. Sizleri de aramızda görmekten mutluluk duyarız.