7 Nisan 2010 Çarşamba

YAKIN MEKANLAR - POLONEZKÖY


Sapanca'yı anlatan yazımın ardından, '' Hani bizi götürecektin'' şikayetleri geldi. Bazı arkadaşlarım da İstanbul yakınlarındaki diğer yerleri yazmamı istediler.
O zaman her hafta bir yeri yazacak şekilde alışkanlık yapalım. Önce baharda gidilecek yerlerden başlarsak yaza doğru Ege ve Akdeniz'e kadar gidebiliriz.
Bu yazımız Polonezköy olsun.
Polonezköy 1830 yıllarında polonya'daki ayaklanma sırasında  hükümet başkanı  ve sonra da sürgündekilerin lideri olan Adam  Czartoryski tarafından osmanlılardan toprak satın alınarak kurulmuş. Bu topraklara kendi adından dolayı Adampol  denmiş. İlk yıllar Saint Benoit Fransız lisesi rahipleri tarafından çiftlik olarak kullanılsa da, daha sonraları Polonya ayaklanması sırasında sürgüne gidenlerin yerleşmesi ile nüfus kalabalıklaşmış.1938 yılında polonezköy sakinleri TC vatandaşlığını kabul etmişler. 1968 yılında da herkes işlediği toprakların hakkını eline almış.
Yıllar içinde Polonezköy sakinleri ünlü müzisyen Franz List, Fransız yazar Gustave Flaubert, Atatürk, Papa 23.Jan, polonya Eski Devlet Başkanı Lech Walesa, gibi ünlüleri ağırlamaktan memnunluk duymuşlar.
Bütün ünlüler gelmiş, gitmiş.
Sonra Dr.Muzaffer Kuşhan gelmiş..Orada bir zayıflama merkezi kurmuş.
Uzun yıllar Ağızlarının sadece yemek yemek için kullanıldığını zanneden ünlü, ünsüz bir sürü balık etinde zengin insana ev sahipliği yapmış Polonezköy. Balık etliler zayıfladıkça çiftliğin sahibinin cebi şişmanlamış. Bu arada Şehir efsaneleri  kulaktan kulağa yayılmaya başlamış.
.'' Muzaffer Kuşhan'ın çiftliğinden kaçan ünlü en yakındaki bakkal dükkanında ne kadar çikolata şeker varsa hepsini yedi.- Pişman değilim yine olsa yine yaparım dedi.''
'' Kilolarımı kaybettim hükümsüzdür.''
Bu yazıları okuyan biz faniler burnumuzun dibindeki bu güzel beldeye gidemez olduk.
Allah korusun ya bizi de Kuşhan'ın muhafızları yakalar da 20 kilometre yürütürse Bir de bu eziyetin üzerine para vereceğiz.
..
İki yıl önce ilk kez  bir arkadaşımla gittim Polonezköy'e.
Aylardan Nisan'dı.
Askeriyenin yanında Polonyalılara ait mezarlığın önünde arabayı bıraktık. Mezarlığın içine girip orada yatanlara ve kendi ölenlerimize dua okuduk. Sonra yürüyerek köyü gezdik.
Sakin, hem de çok sakin bir köy.
Her yıl Haziran ayının 2. veya 3. haftası yapılan Kiraz Festivalinde bu sakinlik yerini eğlenceye bırakırmış.
Yollar tertemiz. Hafta arası giderseniz hem fazla kalabalık olmaz, hem de trafik sorunu yaşamadan köyün tadını çıkarabilirsiniz.
Polonezköy'de ne yenir?
Kahvaltıları çok ünlü. Piknik alanları var. İsterseniz piknik de yapabilirsiniz.
Biz yemeğimizi Leonardo Restoran da yedik. Ortam güzeldi. Bahçe içinde kocaman bir evi restoran haline getirmişler. Yemekleri Fransız mutfağından esinlenmiş. Bahçenin etrafına dağılmış masalar güzel hazırlanmıştı. Bizden başka sadece üç masada müşteri olmasına rağmen servisin ağır olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Yemekten sonra verdikleri vişne likörü çok güzeldi. Daha sonra öğrendiğime göre ceviz ve vişne likörü Polonezköy'e ait farklı bir tatmış.
Gördüğüm fakat yemeklerini yeme fırsatı bulamadığım bir kaç restoran ismi vereyim haksızlık olmasın. Karçma Restoran, Obara Inn, Cafe Polonez..
Bence günübirlik gitseniz yeterlidir fakat ille de kalacağım diyorsanız; Adampol Otel, Alinda Otel, Gülayın Otel, Polonezköy Country Clup önereceğim konaklama yerleri olabilir.
Nasıl Gidilir?
Avrupa yakasında oturanlar için , Fatih Sultan Mehmet köprüsünden Anadolu yakasına geçtiğinizde Beykoz, Kavacık sapağından girin. Kavacık'ı bir km. geçtikten sonra  tabelalar sizi yönlendirecektir.
..
Bu arada; 19 yaşındaki bir genç kızın spor yaptığı sırada kalp krizinden ölmesinin ardından Dr. Kuşhan'ın merkezi ruhsatsız olduğu gerekçesi ile kapatılmış.








2 yorum:

Adsız dedi ki...

beni hiç polonezköy'e götürmedin. anlattın anlattın götürmedin. hem de dünya üzerindeki en sevimli insan olmama rağmen... kötü kalpli bir anne olabiliyorsun bazen ):

selma dedi ki...

ne çok söz veriyorum değil mi?