10 Nisan 2010 Cumartesi

PAZAR - PAZAR


İstanbul'da güzel bir pazar gününden merhaba;
Umarım metropollerin makus kaderi olan kapalı mekanlardaki alışveriş merkezlerine gitmektense daha sakin,yakın mekanlarda güzel bir gün geçirirsiniz.
Orta gelirde ki bir ailenin pazar günü, erkeğin ayaklarını uzatıp yatmak istemesi, kadının ise mutlaka dışarıda birşeyler yapılması yönünde küçük çaplı bir tartışma ile başlar.
Evin erkeği başından kaderine razı olmak yerine evde oturmak istediğini söyleyerek sadece kaçınılmaz sonu geciktirir.
Bu arada dizginleri evdeki çocukların eline vermeyi modernlik sayan bazı aklı evvel anne babaların günü zaten bellidir.Babanın uyuması için mekan hazırlayan bir çocuk  filmi, arkadan fast food lokantalarından birinde bol mayonez ve ketçaplı yemek...
Bu saatten sonra öldürseniz çocuğu bir yere götüremezsiniz.Ya çişi, ya uykusu gelmiştir. Ya da yorulduğunu bahane edip eve dönmek isteyecek, arabada uyuduğu için kucakta taşınacaktır. 
Merak ediyorum İstanbul'da bunları yaşamayan kaç aile var.
Üç kız çocuğundan cenneti garantileyen ben, dizginleri onların eline vermediğimi düşünsem de bu yazdıklarımı defalarca yaşamışımdır.
Çocukları büyümüş olan ailelerde durum biraz daha farklı.
Evin erkeği yine dışarı çıkmak istemeyecek,kadın öyle bir surat asacak ki bu suratı düzeltmek bir haftaya mal olacağı için hazırlık yapılıp çıkılacak.
Evin genç kız veya erkeği bu eyleme iştirak etmeyi aklından bile geçirmediği gibi, yüklüce bir harçlıkla arkadaşları ile buluşmaya gidecek.
..
Yalnız kalan karı koca" Acaba mahmut'ları da çağırsamıydık" düşüncesiyle stepne arkadaşlar arayacaklar. öyle ya kalabalık olunca birbirleriyle dalaşma sorunu yok..Belki yemekten sonra içkili bir yere gidip eğlenme ihtimali var.
Ama erkek yolda en can alıcı lafı söyleyip kenara çekilecek.
" Keşke annemlere gitseydik"
Bu saatten sonra ağzıyla kuş tutsa o günün güzel geçmesi mümkün değil.Kadın biraz uyanıksa " keşke" diyerek konuyu kapatırken biraz duygusal kadın;
" Neden her hafta senin annelere gitmemiz gündeme geliyor da benimkiler için bir şey demiyorsun.Daha gecen hafta gitmemişmiydik..Bir pazarımız var onuda...."
..
Adam biraz uyanıksa biraz da paralıysa rotayı bir mağazaya çekecek.Kadının uzun süredir bahsettiği kıyafeti alacak.Sana çok yakıştı diye yalan söyleyecek.
Yemek erkeğin kadını güldürme çabaları ile sona erecek ama bu konu bir hafta boyunca hafif kinayelerle anılacak.
..
Peki erkek en başta " Ben bugün evden çıkmak istemiyorum" deseydi de aynı son olmayacak mıydı.
...


Kadın kızgınlıkla kocasına bağırıyordu.
-"Bu evde ki bütün eşyaları ben aldım.Çamaşır makinesi benimdi,fırın, yemek yakımları... Peki benden önce senin neyin vardı?"
Adam gayet üzgün cevap verir;
-" Huzurum vardı.."







 

1 yorum:

Adsız dedi ki...

akıllı teletabi bu yazını beğenmedim neden kadınlar huysuz ve huzursuz hiçmi beylerin suçu yok aslında masum değiliz hiç birimiz dörtgöz