21 Ocak 2011 Cuma

HAYALLER ÜLKESİNDE


Discovery kanalda el yapımı motosiklet yapan baba oğul ve çalışanlarının programı var. (Hristiyan ayinlerinde baba oğul ve kutsal ruh adına diye dua edilir ya ona benzedi sanki.)
Amerikan filmlerinde tenha otoyollarda sürücülerin etrafını saran motorlu acayip guruplar vardır  ya, eminin o filmlere ilham verenler bu adamların motorları ve kendileri.
Baba ve oğulun kilolarının toplamı 250 falan vardır. Çalışanların da bunlardan aşağı kalır yanı yok. Sadece motorda değil şişmanlıkta ve dövme yaptırmakta da yarış yaptıkları aşikar. Öyle çok dövmeleri var ki çıplak gezseler kimse dönüp bakmayacak.

Herneyse Amerikan halkının bu kadar garip görüntülü ve abuk sabuk hareketlerin sahibiyken nasıl süper güç olabildiklerine değinmeyeceğim. Bırakayım onu sosyologlar düşünsün.
Garaj sahibi baba oğul bazen kavga ediyorlar. Kavga esnasındaki  "Biplerden"  birbirlerinden ne kadar çok hazzettiklerini anlamak mümkün. 
Şimdi birbirlerine dalacaklar diye bekliyorsunuz. Yok,  sadece "Bipliyorlar."
Bu bölümde en gösterişli motosiklet  yarışmasına katılacaklar. Yüksekçe bir platformun üzerine motoru koymuş çalışıyorlar.
Çalışanlardan en eski elemanın doğum günü. En eski eleman nasıl oluyorsa aynı zamanda grubun en genci. O kadar eski olmasına rağmen diğerleri kadar usta da değil. 
Elemanlar sürpriz yapacak o yüzden bir bahane ile onu ofis kısmında oyalıyorlar. Atölye bölümünde balonlar şişiriliyor, kocaman kremalı pasta hazır. Herkeste bir heyecan.

Ne hoş değil mi?
Siz öyle sanın.
Burası Amerika, hayaller ülkesi.
Böyle bir doğum gününün televizyona çıkacak ne özelliği var?
Doğum günü çocuğu nihayet atölyeye dönüyor. Bakıyor herkes işini bırakmış bir araya toplanmış bunu alkışlıyorlar. Önce hafifçe gülüyor ama sanki biraz da çekingen.
"Ay yazık utandı" diyor insan.
Ama o da ne! Birden herkes yerdeki balonlara eğiliyor. Daha önceden bazılarının içine su, bazılarının içine pudra doldurdukları balonları genç adama fırlatmaya başlıyorlar. Adam bir balondan kurtulayım derken diğerlerinden nasibini alıyor.

Her tarafı su ve pudra içinde kalıyor.
Nihayet pasta da alkışlar arasında gelip genç adamın suratının tam ortasındaki yerini aldığında doğum günü çocuğunun daha ilk başta neden tedirgin durduğunu anlıyoruz.
Böyle doğum günü düşman başına.
Bu yazıyı okuyup yazın doğum günümü kutlayacak olanlara duyurulur.
Pasta falan alıp da asabımı bozmayın. Hatırlayın yeter.

4 yorum:

Onur_T dedi ki...

hristiyanlığın teslis -trinity- inancı yani baba oğul ve kutsal ruhun birliğine dair "üçlü birlik" inancı bir ateist olan bendenize göre yeryüzündeki en saçma inanışlardan birisi. bu kadar tutmasının ve dünya nüfusunun en büyük bölümünü saran inanç olmasının ardında mutlaka başka toplumsal nedenler olmalı.

lalin.askin dedi ki...

Mehabalar,

Tarih 1 Temmuz 2002.Babamın doğum gününü kutlamak üzere teyzem,eşi,annem,kardeşim ve ben evimizin salonunda toplandık.Mumları yaktık,ışığı kapattık ve diğer odadaki babam içeri girince alkış koptu.Babam da büyük bir coşkuyla alkışlara eşlik ettikten sonra dumur edici soru geldi:
Kimin doğum gününü kutluyoruz?
İyi ki doğdun babacım ;)))


Sevgiyle kalın...

selma dedi ki...

Güzel paylaşımlarınız için teşekkür ederim.

Onur_T dedi ki...

güzel..