6 Haziran 2011 Pazartesi

SEZONUN TRENDLERİ


Yukarıdaki başlığı muhtelif mevsimlerde gazetelerde, çeşitli basın organlarında görebilirsiniz. Benim neyim eksik diyerek bu yazın trendleri hakkında görüş bildirmek istedim.
Renkler; Eski bir tekstilci olarak bir yıl sonraki renklerin ve kumaşların nasıl ayarlandığını az çok biliyorum. İhracat yaptığımız dönemlerde elimizin altında en çok kalan kumaşları  değerlendirip "Partici" dediğimiz toptancılara satardık. Onlar da ucuza aldıkları bu giysileri pazarlarda ucuza sattıkları için etrafta garip renkli, garip modelli giysiler dolaşırdı. Bizim gibi kumaş değerlendiren yüzlerce şirketi düşünürseniz sokak modasının ne kadar renkli olduğunu daha iyi anlarsınız.

Bu yıl "Pudra" rengi denilen soluk pembe modası aldı başını gidiyor. Ama soluk renk sevmeyenler de düşünülmüş tabi. Elektrik mavisi denilen "cart mavi", yine aynı renkte yeşil, nar çiçeği kırmızısı, mor tercih edilenler arasında. Ve yazın olmazsa olmazı "Beyaz."
Küçük kızımın mezuniyet balosu için şehrin neredeyse bütün çarşılarını, alışveriş merkezlerini gezdiğim, bu arada bir kına gecesi, bir düğün, bir de nişana gittiğim için giysilerde nelerin tercih edildiğini de görmüş durumdayım.
Platform topuklu ayakkabılar yakışanın da yakışmayanın da ayağında saltanatını sürdürüyor. Geçen yıl da moda olan belerin "Babet"leri bu yıl da tercihte ilk sıralarda. Ama 40 numara ve taraklı ayaklara giyip kuğu gölü balesine gider gibi giyinen kadınlarda "sakil" durduğunu da söylemeden edemeyeceğim.

Ve pantolonlar; Bu yıl pantolonlarda dar paça, bol kesimli pantolon, düşük bel, yüksek bel hepsi giyiliyor. Aman ha benim gibi kısa boylu kadınlar lütfen bol paçalı pantolonlar giyerken dikkat edin. Sapanca'da ki evimizde bir zamanlar Paçalı tavuklar besliyorduk. Pek fazla büyümeyen küçük ve ayakları tüylü tavuklarımız vardı, onlara benzeme ihtimaliniz var. Anlatılınca sevimli oldu ama inanın güzel görünmüyor.
Bazı mağazalar kendi modasını da yaratmış durumda. Mesela Büyük kızımın girdiğinde içeriden çıkmak istemediği Zara yukarıda yazdığım renklerin hepsini kullanarak farklı modellerde giysiler üretmiş. Gençlere yönelik koleksiyonlarının yanında klasik çizgilerde de giysileri mevcut.

Üç hafta önce çok beğendiğim keten bir elbise vardı. Fiyatı biraz pahalı diye indirimi beklemek istedim. Sonraki hafta semtimizin pazarında aynı elbiseyi dörtte bir fiyatına bulup aldım.
Benden size bir tavsiye pazarları hafife almayın. Mağazada beğendiğiniz bir elbiseyi almadan önce pazarda araştırmayı ihmal etmeyin. Türkiye bir çok ünlü markanın pason mallarını diktiği için ihracat fazlası ürünler pazarlarda satılabiliyor. Tekstili bilmeyenlerin asla fark edemeyeceği kadar küçük sorunları olan giysiler ıskartaya ayrıldığı için satılan malları gönül rahatlığı ile alabilirsiniz.

Geldi- gelecek derken geçen yıl ülkemize hızlı bir giriş yapan, açıldığı gün şimdiye kadar görülmemiş bir izdihama neden olan H&M mağazası genç yaşlı, kadın erkek herkesin ilgisini çekmeye devam ediyor. Türkiye'de tekstil işi yapanlar H&M'i çok önceki yıllardan bilirler. Biz de bir süre dikimlerini Çin'e kaydırmadan önce bu firmanın mallarını dikmiştik. Bu kadar kılı kırk yaran başka bir firma görmedim. Giysilerini diktirdikleri firmaları çok ciddi bir şekilde denetliyorlar. 16 yaşından küçük işçi çalıştıramazsın, 16-18 yaş arası işçinin çalışma saatleri büyüklerden daha az olmak zorunda, Atölyenin yangın merdiveni olmalı, dikiş esnasında makinede kırılan iğneler toplanıp bir klasörde ne şekilde kırıldığı ayrıntılı yazılarak toplanmalı, yangın tüplerinin tarihi geçmemeli gibi uzun bir istek listesini yerine getirmek zorundasınız.
Şimdi diyeceksiniz ki bu söylenenler normalde de olmalı zaten. Evet olmalı ama kaç tekstil şirketi buna uyuyor tartışılır.

H&M bu titizliğinden dolayı ülkemize gelmekte de nazlandı ama sonunda bizde yaptırdıklarını değil etiketinde "Made in China" yazan giysilerini satmak için arka arkaya mağaza açmaya başladı. Fiyatları çok makul olduğu için herkesin tercih ettiği mağazalarda hala kasada uzun kuyruklar olduğunu söylemek zorundayım.

Rahmetli eşimin Almanya'da yaşayan akrabaları üzerinde C&A olan poşetlerde giysiler getirirlerdi çocuklara. Laf arasına da giysilerin çok pahalı olduğunu sıkıştırırlardı. Yıllar sonra Almanya'da bu mağazaların çok olduğunu ve Türkiye'de açıldığında orta gelirli herkesin rahatlıkla alışveriş yapacağı bir marka olduğunu anladım. Bu mağazalarda her renkten her modelden giysi bulmanız mümkün. Modanın peşine düşmeyenlere önerilir.
Ve fakat; İlle de hem pahalı hem de popüler bir şeyler giymek istiyorsanız kendi isimleri ile anılan bir çok moda evi ve  mağaza var. O mağazalarda soyunma kabinlerinde sıkılmazsınız çünkü ferahtır, mağaza görevlileri önünüzde pervane olur, çayınızı kahvenizi içersiniz. Bir eşek yükü parayı öder istediğinizi alırsınız.
Ne diyelim?
Kolay gelsin.

Hiç yorum yok: