12 Mart 2011 Cumartesi

OLMAK YA DA OLMAMAK


İstanbul'da lapa lapa kar yağıyor. Yollarda kartopu oynayanlar, kayan çocuklar,  koşturarak evine gitmeye çalışanlar arasında bir çift elele yürüyor. Muhabir soruyor;
- Karda romantik bir yürüyüş yapıyorsunuz herhalde?
Adam kadının elini bırakıp itiraz ediyor.
- Yok yahu ne romantizmi, biz evliyiz.
Kadının yerinde olmak istemezdim.

Veli toplantısı var. Anneler babalar sıralarda, öğretmen de masasında oturmuş. Veliler sırayla masanın önündeki sandalyeye geçerek çocukları hakkında bilgi alıyorlar. Bu konuşmalar sessizce cereyan ederken sınıfın yaramaz, biraz da tembel çocuğunun velisine sıra geliyor. Öğretmen sesini biraz yükselterek çocuğu veliye şikayet ediyor.
Velinin yerinde olmak istemezdim.

Süpermarkette kasaya yaklaştım. Karı koca kasada aldıklarını banta koyuyorlar. Adam alışveriş arabasından aldığı çikolatayı göstererek; "Bunu şimdi neden aldın, hani diyet yapıyordun?" 
Kadının yerinde olmak istemezdim.
..
Televizyonda bir kadın çıkmış. Ünlü bir politikacı veya iş adamının kendisine taciz ettiğini söylüyor.
Bu kişilerin eşlerinin yerinde olmak istemezdim.

Adam uzun bir süredir istediği bir arabayı alıyor. Daha ilk taksitini ödediği ay şirketin küçülmesi gerekçe gösterilerek işten çıkartılıyor.
Adamın yerinde olmak istemezdim.
..
Maç berabere bitiyor. Uzatma dakikalarında da gol yok. Penaltı atışları başlıyor. Kalecinin  penaltı atışlarında yediği gollerle takımı şampiyonluğu kaçırıyor.
Kalecinin yerinde olmak istemezdim.

Bazen yerinde olmak istediklerimiz oluyor. Bazen de yerinde olmak istemediklerimiz.
Aslında en iyisi kendimiz olmak. 
Kendi yerimizde kendimiz gibi olmak.

Hiç yorum yok: