15 Mart 2011 Salı

BİZİ BU GÜZEL HAVALAR MAHVETTİ


Hava nihayet mevsim normallerine dönünce sabah uyanıp  bir şey de yapmayınca ev insanın üzerine üzerine gelir.
Erkenden kalkıp kahvaltımızı yaptık. Kızların günün yarısında kalkacağını adımız gibi bildiğimizden attık kendimizi dışarıya.
Şehrin içine gidip bir turist gözüyle gezeceğiz akşama kadar. Önce Beyazıt meydanına gittik. Kuşlar  biraz azalmış mı ne?
Bundan 20 yıl önce kızım küçücükken buraya gelmiş kuşları beslemiştik. Sanki o zaman kuşlar daha dost canlısıydı, ya da onları besleyen azdı. Elimize konuyorlar, yanımıza yaklaşıyorlardı. Bu sefer ; "İstemem yan cebime koy." dercesine nazlı, sazlı yediler yemleri. 
Beyazıt camisinin yan bahçesinde ikinci el saatler, telefonlar, giysiler satan adamlar tezgah açmışlardı. "Acaba bu satılanların kaç tanesi çalıntı?" diye düşünmekten kendimi alamadım.

Sirkeci'den Galata Köprüsüne doğru giderken teknelerine turist çekmek için bağırarak önümüze geçenler boğaz turunun reklamını yaptılar. Serbest piyasa ekonomisi mi diyeyim yoksa adam dolandırma mı bilemedim. Bazıları 10 liraya boğaz turu teklif ederken bazıları 25 lira dediler. 
Galata Köprüsünün üzerinde balık tutanlar kısmetlerini ararken, köprünün altında 4 liraya balık ekmek satılıyordu.
Uzaktan Galata Kulesini görünce rotamız da belli oldu. Füniküler ile Galata'ya çıktık.

Dünyanın en eski kulelerinden biri olan Galata Kulesi 528 yılında Bizanslılar tarafından fener kulesi olarak inşa edilmiş. Hezarfen Ahmet Çelebi'nin kuleden Üsküdar'a uçması ile ilgi çekmiş fakat Hezarfen  IV Murat tarafından bir kese altınla mükafatlandırılıp, daha sonra da bu denli bilgili biri tehlikeli olabilir düşüncesiyle Cezayir'e  sürgüne yollanmış.
İstanbul'u 365 derece görebileceğiniz ender yerlerden biri olan  kule Türkler kadar yabancı turistlerin de ilgisini çekiyor olmalı ki içerisi oldukça kalabalıktı. Ağır ağır yaptığımız bir turdan sonra bir tur daha atarak İstanbul'un silüetini seyrettik. 

Tekrar aynı yolu takip ederek haliç kıyısında açık havada balıkla salata yedik. Havayı güzel bulan İstanbullu bizimle aynı duyguları hissetmiş olmalı ki çocuğunu alan kendini dışarıya atmış.
Dönüşte "Beyefendinin" sırtına doğru baktım. Acaba kanatları çıkmış mı diye.
Çünkü gün boyunca nerede bir cami görse girip iki rekat namaz kıldı.
Ne diyelim Allah kabul etsin.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

TAM SEVDİĞİM BİR İSTANBUL TURU BİR GÜN BERABERDE GİDELİM T.K

selma dedi ki...

Gidelim arkadaşım.