4 Temmuz 2010 Pazar

YAĞMUR MU YAĞMIŞ KİRPİKLERİNE YOKSA GÖZYAŞI MI?


Haziran ayı bol yağmurlu geçti. Özellikle İstanbul'da ciddi seller oldu. İnsanlar ne giyeceklerini ne yapacaklarını şaşırdılar. Güneşli bir hava birden yağmura dönüşebiliyor.
Evimden 2 kilometre uzakta arkadaşlarımla otururken bardaktan boşanırcasına yağmur yağdı. Evi aradım.
Kızıma çamaşırları balkondan toparlamasını söylediğimde, Kızım orada hiç yağmur yağmadığını söyledi.
Yani garip bir yaz yağmuru durumu.

Büyük kızımla gittiğimiz Miami seyahatinde yaşamıştık böyle yağmur olaylarını. Bir gün içinde 3-4 kez yağmur yağmış, Sırılsıklam olmuştuk.Yağmurun durduğu anda o kadar sıcak oluyordu  ki anında kuruyorduk. Rehberimiz Tropik iklimden dolayı yağmurun selin, Miami'de sıkça görüldüğünü söylemişti.
İstanbul Miami'ye döndü. Orada sokaklarda lüks arabalar var. Burada alası var. Sadece bizimkiler lüks arabaya eşek yükü kadar para verip, benzin parasına acıdıkları için, tüp taktırıp ekonomi yapıyorlar.  
Caddeler manken gibi kızlarla dolu. Burada da güzel  kızlar var. Tek eksiğimiz Okyanustaki köpek balıkları. Onun yerine bizim sokaklarda bir sürü sahipsiz köpek var. Denge sağlandı yani.

Açık mekanlar bu işten memnun değil. Çünkü her an yağmur yağacak korkusuyla kimse dışarılarda bir program yapmıyor. Zaten kötü olan ekonomi yağmur yüzünden sekteye uğruyor. 
Köylü de bu durumdan şikayetçi kirazların kurtlandığını, sebzelerin çok yağmurdan çürüdüğünü söylüyorlar.
Kısacası "Bereket" olarak bildiğimiz yağmurun bile çoğu zarar. Bunu anlıyoruz.

Çocukken yağmuru hep gök gürültüsüyle hatırlıyorum. Ağacın bol olduğu bir kasabada yıldırım düşecek korkusu ile ağaç altına kaçamazdık. Camdan dışarıyı seyretmeye korkardık. Yeni evli bir kadın yağmurda camdan bakarken yıldırım çarpması sonucu ölmüştü. Her halükarda ıslanırdık.
Yağmurlu gecelerde nedense babaannem cinli, perili hikayeler anlatır bizi korkuturdu. 
Yağmur yağdığında mutlaka elektrikler kesilir. Uzun süre de gelmezdi.
Evde hiç olmayacak bir yer akardı. Her yaz ailemizin ustası Kazım usta dama çıkar kiremitleri aktarır, ( kiremitleri yerlerine yerleştirmek ve kırıkların yerine yenilerini demek) Sözüm ona düzeltirdi ama ilk yağmurda mutlaka bir yerden dam akardı. Babaannem Kazım ustaya kızar o da babaannemin akrabası olduğundan alınmaz, evin eski olduğunu vurgulamak için şöyle derdi;
- Bu başa, bu tıraş hala!
.

2 yorum:

Mine Demirbaş dedi ki...

yahu bu kadar güzel resimler de koyulmaz ki...

selma dedi ki...

Sevgili arkadaşım
resimler olmazsa yazıları okurken sıkılanlar varmış.
o yüzden yazı yazmaktan çok resim seçerken zaman harcıyorum..