31 Mart 2010 Çarşamba

EVİMİZİN HARİÇTEN GAZEL OKUYANLARI



Bir arkadaş toplantısında çok sık yardımcı değiştiren bir arkadaşımız '' Bana bir kadın bulun'' dedi.
Bu kadın lafını hiç sevmediğimi fark ettim. Kahve kültüründe bekar erkeklerin birbirlerine sana bir kadın bulalım tarzındaki kaba saba sözlerine  benzetirim.
1990 yılından bu yana evimde yardımcılarım olmuştur. En az çalışan bir yıl, en çok çalışan ise 5 yıl olmak üzere onlarla yaşadım. Bazıları evimde yatılı oldu,  bazıları haftanın her günü geldi, bazıları ise haftada üç gün.
Hiçbirini işten çıkarmadım. Semt değiştirirken  ayrıldıklarım oldu. Bazılarıyla da çalışmayı bıraktıkları için ayrıldık.
Yardımcılarımdan sadece bir tanesi yabancı uyrukluydu ve ondan çok şey öğrendim.Taze sebzeleri pazardan alınca hemen yıkar peçetede kurutur, vakumlu kaplarda saklardı. Akşamları meyve salataları yapar, çocuklara yedirirdi. Kalabalık misafir trafiğinde güler yüzle yardım ederdi. Bir yılın sonunda vize durumundan memleketine gittiğinde çok üzülmüştüm.
Sarışın, genç, güzel bir kadındı ve bıyıkları vardı...
Evet yanlış okumadınız bıyıkları vardı.
Memleketinde üç aylık çocuğunu bırakıp eşi ile birlikte çalışmaya gelmiş. Eşi bir deri fabrikasında çalışıyormuş.  Hafta sonları görüşüyorlardı. Çocuğunu emziremeden memleketten ayrıldığı için üzüntüden hormonlarında bir sorun olmuş. Bıyıklarını aldırmayı düşünmüyordu. "Bu bana çocuğuma olan özlemimi hatırlatıyor. Bir de yabancı uyruklu olduğumuz için bize iyi gözle bakmıyorlar.. Ama benim gibi bıyıklı bir kadın erkeklerin ilgisini çekmiyor" demişti.
Bir başka yardımcım küçük kızımın doğumundan sonra hem kendimize  ait olan tekstil firmasında çalıştığım hem de bulunduğum beldenin CHP kadın kolları başkanlığını yaptığım zamana denk gelir.

Parti olarak ihtiyacı olan kadınlara iş imkanı yaratmak için proje geliştirmiştik. Haftada üç gün gelen yardımcımı  tanıdığım birine yolladım, tespit ettiğimiz ihtiyacı olan ve çalışmak isteyen bir kadını da haftada 5 gün olmak üzere iyi bir ücretle ve sigortalı olarak yanıma aldım. Bir yıl içinde gözünün yaşı kurumadı. Sürekli ağlayarak oflayarak gezdi evde.
Kızımı salıncaktan düşürdü kaşını yardı, uyuttuğu yerde öylece bıraktı, Aldığım hazır mamaları benden habersiz evine taşıdı. (kendisinin de aynı aylarda bir kızı vardı.)  Çamaşırlar eksildi. Yine de idare ettim. Kocası kendisini bırakıp başka bir kadınla yaşıyor ve ara sıra bunun evine gelip  parasını elinden alıyordu. Bir gün işe gelmedi. Kendi semtinden bizim semte, çalışan kadınları taşıyan minibüs şoförüne kaçtığını duyduk.
Şoför evliydi..
( Cem yılmaz ne diyordu gösterisinde; Hani marjinal olan bizdik ? )
Bir başka yardımcım işini çabucak bitiriyor, gelen misafirlerimle oturup muhabbet ediyordu. Hatta evimdeki bir mevlüt de hocanın tam yanında koltukta oturduğu için  bizim taraf eşimin akrabası, eşimin tarafı da benim akrabam diye ona hürmet gösterdiler.
Mevlüt bitince de "mesai saatim bitti" diye yardım etmeden çıktı gitti. Ama çocuklarımın en sevdiği yardımcım oydu. Hepsini çok şımartır bir dediklerini iki etmezdi.

Ve fakat bunların hepsinden çok daha ilginç olanı arkadaşımın yardımcısıydı. Arkadaşımla aynı yaşlarda olan kadıncağız arkadaşım ne zaman saçını kestirse aynı model kestirir, onun giydiği tarzda fakat daha ucuz kıyafetler giyerdi.
Bir gün arkadaşımın annesi hastalanıyor. O da apar topar  annesinin yanına bir kaç gün kalmaya gidiyor.
Ertesi gün yardımcısı eve gelince arkadaşımın eşine,'' Abla nerede'' diye soruyor. Eşi de müzip biri, ''Kovdum evden gelmeyecek bir daha''diyor.  Birkaç gün sonra arkadaşım eve geldiğinde  anahtarı almadığını fark edip, kapıyı çalıyor açan yok. Eşi işte ama yardımcısı evde biliyor. Uzun bir bekleyişten sonra kapı yarım aralanıyor ve yardımcı kadın kafasını kapıdan çıkarıp arkadaşıma bağırıyor; ''Neden geldin .''
Arkadaşım şaşırıyor zor bela kendi evine girebiliyor.Yardımcısının üzerinde kendi kıyafetlerini de görünce tepesi atıyor ve kadını evden kovuyor..
 "Eşimin şakasını ciddiye alıp bana kötü davranmasını önemsemeyebilirdim ama Beymen'den aldığım ve iki kez giydiğim Blue Marine Jeans'ı üzerinde gördüğümde çıldırdım'' diyordu.


Hiç yorum yok: