4 Şubat 2011 Cuma

KERATA


Sabahları interneti açtığımda ilk işim gazeteleri okumak olur. Önceleri bir gazetenin sitesine girer, başlıklara bakar yazarları okurdum.  "Beyefendi" sayesinde "Gazete oku.com'u keşfettim. Bütün gazetelerin başlıkları, köşe yazarları ve yorumlar var. Sizin görüşlerinize uymayan gazetelerin yazarları ne demiş, bir olaya hangi gazete nasıl yaklaşmış. Bazı konulara farklı pencerelerden bakmak çeşitlilik adına güzel bir şey.
O gün için en çok okunan köşe yazarları ayrı bir yerde veriliyor. En çok okunan gazete hangisi görebiliyorsunuz. Bilmeyeniniz varsa tavsiye ediyorum.
Yine her sabah olduğu gibi başlıklara göz attım..

Defne Joy Foster.
Son aylarda Yok Böyle Dans yarışması ile gündeme gelen sempatik sunucu. Yarışmada o kadar enerjik ve konuşkandı ki izleyeni bile yoruyordu. Yarışmadan elendiği akşam bir bara gidip eğlenmiş ve bar çıkışı Ahmet Altan'ın oğlu ile onun evine gitmiş. Orada astım krizi ve alkolün etkisi ile vefat etmiş. Allah rahmet eylesin.
Yazarların çoğu ondan bahsetmiş. Ahmet Hakan bir kaç gün önce çok konuştuğu için antipatik bulduğu rahmetlinin ardından ne yazacağını bilememiş. Yılmaz Özdil gazeteler açısından bakmış olaya. Bazıları "yaktın bizi Defne" demiş.
Yaklaşık 25 küsur yıldır yazılarını takip ettiğim Hıncal Uluç'un yazısında dondum kaldım. Bir arkadaşını arayıp sordurmuş ve söyle yazıyor;
"Sor bakayım kerataya evli barklı çocuklu kadını niye götürmüş evine."

Kerata..
Sözlükte üç anlamı var. Birincisi ayakkabı çekeceği, ikincisi küçüklere sevgi ile söylenen sitem sözü.
Sor bakalım kerataya dediği 30 küsur yaşlarında ve bir gazeteyi idare eden adam. Gecenin dördünde bir iki saat önce tanıştığı bir kadını evine götüren adam. Kerata..
Ölen için; "Kimse bana Defne'nin bir melek olduğunu söylemesin. Evli barklı çocuklu bir kadının o saatte bir erkeğin evinde ne işi vardı?"
Sonra kocasının yerinde olmak istemezdim diye devam etmiş yazısına.
Adam kerata, kadın masum değil.
Acaba tam tersi olsaydı. Bekar kadının evine giden evli bir adam olsaydı ve orada hayatını yitirseydi kadın kerata olabilecek miydi?
Hiç sanmıyorum.
Bu olayın ahlaki boyutunu tartışacak değilim, her şey zaten ortada. Ama böyle çifte standartlara da tahammül edemiyorum.
Keratanın sözlükteki üçüncü anlamına gelince;
Karısı tarafından aldatılan erkekmiş.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

az önce Hınçalan dedenin foster hakkındaki yorumlarını okudum,bir de ondan daha genç yazarların yorumlarını,yazık ya o yaşta insan bu kadar hoyrat ve acımasız ve sert olmamalı.Ve akılıma Hanımın çiftliği dizisindeki bir cümle geldi,insan kınadığı şeyi yaşamadan ölmezmiş,hadi hakkımızda hayırlısı.....

Adsız dedi ki...

valla kuzen, keratanın 3.ü anlamını bilmiyordum teşekkürler...

lalin.askin dedi ki...

Merhaba,

Kimseyi kınadığım düşünülmesin zira bu bir ayettir:"Hiçbir kul kınadığı gibi olmadan ölmeyecektir." Lakin, ben hem evli bir erkeğin hem de evli bir kadının karşı cinsten bekar ya da evli bir başkasıyla, geceyi onun evinde geçirmesini doğru bulmuyorum (akrabası ya da eşinin de tanıdığı ortak yakın arkadaşları hariç.) Her ikisini de etik bulmuyorum. Ama kendini savunamayacak durumda olan birinin arkasından bu şekilde eleştiri yapılmasına da şiddetle karşı çıkıyorum. Allah rahmet eylesin. Foster ile geceyi geçiren şahsın da polise bu kadar özel bilgiler vermesi tamamen saçmalık. Madem aralarında olanların bilinmesinden ya da duyulmasından çekinmiyordu niçin Foster 'ı hastaneye götürmek yerine evde bir başına bırakarak dakikalarca doktor aramış.Başlı başına tutarsızlıklar komedyası.

Sevgiyle kalın...