6 Ağustos 2010 Cuma

I LOVE YOU BLOGS


Mart ayında Blog yazmaya başladığımda bu işten bıkabileceğimi düşündüğüm zamanlar olmuştu.
" Türk gibi başla İngiliz gibi bitir" atasözü bizim için söylendiğine göre, hızla başlayıp çabucak bıkma huyumuz olduğu gerçeğini düşünürsek ne zaman bıkacağımı merak ediyorum.
Şimdilik her gün yeni bir heyecanla bilgisayarın başına geçiyor hemen bir şeyler buluyor ve heyecanla yazıyorum. 
Yazılarımı yazarken ikincil  bir  kaygı taşımadığım için sınırsız özgürlüğe sahibim. 
Sadece küfürlü, politik, mesaj verir  havasında yazılar yazmak istemiyorum.
Bırakayım bunları başkaları yazsın. Ben neşeli, komik, rahatlatan yazılar yazmaya çalışıyorum.
Hayat zaten yeteri kadar kasvetli.
Donalt Trump'un varisi veya Bill Gates'in ailesinden değilseniz güllük gülistanlık bir hayatınızın olması çok zor.
Türkiye'de yaşamak, kadın olmak, anne olmak ekstra zor.
Bu zorluklar bana bazı öğretileri getirdi.
Çok üzülme
Çok dert etme.
Çok ümit etme
Bu öğretiler ışığında pozitif yaşamaya çalışıyorum.

Blogumun sizin giremediğiniz kumanda paneli sayfasında "İlginç Bloglar" adı altında bir bölüm var. Bunların hepsi yabancı Bloglar. 
Sınırsız! İngilizcem ile artık ne anladıysam bir bakayım dedim. Bu arada geçen 6 ayda bakmak aklıma gelmemiş.
Sadece orman resimleri olan bir blog var. Börtü böcek ne varsa resmini çekmiş koymuşlar.
Blogun sahipleri orta yaşın biraz üstü bir çift. Profildeki  birbirlerine sarılmış gülerek baktıkları resim çektiklerinden daha güzel.

Başka bir blogda sadece sokak resimleri var.
Eski bir evin çatlamış dış merdiveni. Çatıda görünen elektirik telleri, teneke çöp bidonları, çoğu siyah beyaz ağaç dalları.. Herhalde sanatsal bir çalışma olmuş. Şeytanlığımdan olsa gerek aklıma Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek geldi.
" Böyle Sanatın İçine Tükürürüm." diyerek bir heykeli bulunduğu yerden kaldırtmıştı. Bu resimler için ne düşünür acaba. 
Başka bir Blogda bir kadın evinin resmini çekmiş. Sanırım evlerinde kedi var. Tırmalanmış gibi duran eski bir kanepe, etejerin üzerinde biblo niyetine iki obje, boyaları dökülmüş çerçevesi ile pencereden dışarısının resmi.

Başka bir Blogda bir kadın öyle korkunç bebek heykelleri yapmış ki gece görseniz ödünüz patlar. Çocuğunuza verseniz bir daha konuşsun diye beklemeyin. Çocuğun dili tutulur. Kel, koca gözlü ucube yüzlü bebekler..
Sitesinin adı da Berbat şeker anlamına gelen Awful Candy. 
Blogun sahibi olan kadının çocukluğuna inerseniz ya biri bunun bebeklerini parçalamış. Ya da buna fazla bebek alamamışlar, komşu kızın bebeklerinde gözü kalmış. 

Başka bir blog yazıları seven beni bile sıktı. İlk sayfada çinli veya japon olduğunu düşündüğüm asyalı bir kadın, üzerinde hakim ya da avukat kostümü ile bir kürsüde konuşuyor. Ondan sonra sayfalarca yazı var. Yazıyı okumaya çalışmadım bile. 
Kadının ciddi duruşuna bakılırsa ya 3. Dünya savaşının çıktığı haberini veriyor, ya da yeni bir kozmetik markasının tanıtımını yapıyor. ( Haydaa demeyin... Kozmetik tanıtımı yapanlar da aynı bu ciddiyette; Bu kremi almazsanız mazallah yüzünüzde 3. Dünya Savaşının tahribatını görüsünüz demeye getiriyorlar.)
..
Julie& Julia filmindeki gibi sevimli bir blog yazarı bulacağımı ümit ederken çıka çıka bana da bunlar çıktı.
Yani bana şükredin.



2 yorum:

Adsız dedi ki...

kontrol etmeniz gerekir:)

selma dedi ki...

Değerli adsız,
neyi kontrol etmemi söyleseydiniz sizi daha iyi anlardım.
saygılar