17 Ağustos 2010 Salı

17 AĞUSTOS


1969 depreminde 8 yaşımdaydım. Depremi çok iyi hatırlıyorum. Yine böyle bir yaz günü annemle birlikte evimizin karşısında ki akrabamızın bahçesindeydik. Annemle ev sahibi evin önündeki sedirlerde oturuyorlar, ben de bahçede dolaşıyordum. Evin duvarına yaklaştığımda iki katlı binanın çatısından tam ayaklarımın dibine kiremitler düştü.
Başıma düşmemesi mucizeydi.
O sırada bahçedeki kadınların çığlığını duydum ve yanlarına gittim. Ev sahibimiz Feyhan yenge çığlık çığlığa bağırıyor, annem ve diğer kadınlar da onu sakinleştirmeye çalışıyorlardı.
Sonra annem elimden tutarak beni eve götürdü. Ablam babaannem ile birlikte başka bir akrabamızın evindeydi.
Ev yerle bir olmuş, ablamlar son anda kendilerini dışarıya atmışlardı.

Bundan sonra hatırladığım Rahmetli halamın dört çocuğu ile evimize yerleşmesidir. 
Evimiz tek katlı taş bir ev olduğu için depremden etkilenmese de herkes gibi biz de bahçede kocaman çadırlar yaptık.
Aylarca herkes bu çadırlarda yaşadı.
Halam o sıralar İzmit'te bir apartmanda yaşadığı için korkudan oraya gidemedi. Polis olan eniştem bizden işe gitmeye başladı.
Halam en büyüğü 6 yaşında olan 4 çocuğu ile çadırda çok zorlansa da deprem ailemizde bir kayıp yaşatmadığı için bir süre sonra alıştı.
O yıllardan çok sonraları bile ne zaman deprem konuşulsa aile fertleri halamın çocuklarının yaptığı yaramazlıkları gülerek
anlatıp durdu.

Yaşadığım ilk depremin ardından 30 yıl geçtikten sonra ikinci büyük depremi İstanbul'da gördüm.
Yine bir yaz gecesi, fakat bu sefer gece yarısı..
Küçük kızım Elif henüz 2 yaşında. Her zaman ki gibi uzun saatler ağladıktan sonra zorla uyumuş. 
Depremle birlikte ilk endişem "Eyvah Elif uyanacak." olmuştu.
Korkmuştuk, çok uzun sürmüş, hiç bitmeyecek sanmıştık.
Radyodan dakika dakika deprem haberlerini alıyor, endişeleniyorduk.
Ailem Sapanca'daydı.
Telefonlar kilitlenmişti.
Sonunda herkesten haber aldığımızda şansımıza şükredip, başkalarının ölenlerine  çok üzüldük.

Bugün 17 Ağustos. Depremin üzerinden tam 11 yıl geçmiş. 
Birileri çıkıp her an tekrar olabilir diyor.
Birileri ABD'nin işiydi o deprem diyor.
Birileri  subaylar içki içti ondan Gölcük'te oldu diyor.
1969 yılında Sakarya'da belki de üç beş kişi içki içiyordur. Orada neden oldu acaba?
Deprem dede Ahmet Mete Işıkara unutuldu.
Oysa ki Bir dönem Türkiye'nin en seksi erkeği seçildiği bile olmuştu.
Eğitim kurumları, Televizyonlar paylaşamıyorlardı.
Bu iki depremde de binlerce kişi öldu.
..
Bu arada bundan 6 önce Japonya Okinava adası yakınlarında 7.3 büyüklüğündeki depremde can ve mal kaybı olmadığı bildirildi.

1 yorum:

eymenerdogan dedi ki...

Her ne kadar bundan 11 sene önce küçük yaşta olsamda depremin olduğu an gözümün önünden gitmiyor. Allah Dünya'nın hiç bir ülkesine böyle bir felaketi yaşatmasın. 17 Ağustos 1999 depremi Sakarya için tam bir felaketti..