22 Şubat 2012 Çarşamba

YOGA - NAMASTE


"Az hareket, bol yemek, kar, soğuk yüzünden dışarıya çıkamamak yol, su ve kilo olarak bedendeki yerine yerleştiğinde yavaştan yediklerime dikkat etmeye başlamıştım ki bu sabah ha gayret diyerek spor salonundan içeriye girdim. Erkeklerin işe, çocukların okula gitme saati olduğundan içerisi kadın kaynıyor. Uzun zamandır aynı spor salonuna giden arkadaşım saat 11'de Yoga var deyince, zaten "Yogi" gibi olan bedeni ancak yoga kurtarır diyerek görevliye yoganın hangi salonda yapıldığını sordum. Genç spor hocası ; "Üst kata çıkın soldan koridoru takip edin. " dedi. Üst kata çıkıp koridora geldiğimde bambu kütüklerinin  ağaçtan bozma dekorlar oluşturduğu,  Japon veya Çin ezgilerinin çalındığı koridorda ilerlerken zaten havaya girmiştim bile. 

Geniş bir salonda 25 kadar kadın mavi yoga minderlerinde olurmuş hocanın komutunu bekliyordu. Kapının kenarındaki son minderi kapıp en arkaya konuşlandım. Ayakkabılarımı çıkartıp bağdaş kurdum. Tam yanımdaki kadına "merhaba" der gibi bir baş hareketi yaparken şeytan dürttü. Aklıma "Recep İvedik" filmindeki Yoga sahnesi geldi. Bilmeyenlere söyleyecek bir şeyim yok ama filmi izleyenler anlayacaktır. İstemsiz bir halde sırıtıyorum. Bizden biraz daha yüksekçe bir platformda oturan hoca ağır ağır komut veriyor ve akla gelebilecek en komik hareketleri yapmamızı istiyor. Benim gibi ilk kez gelen 2-3 kişinin haricinde diğerleri bir süredir geliyorlar ki hocayla araları iyi. 

Benim haricimde herkes kısa kollu giyindiği için cahil kadrosundan ter içinde hareketleri yapmaya çalışıyorum. Zor bir hareketi salondaki iki kadınla birlikte ben de yapınca hoca yanıma geldi ve "Bravo" diye cesaretlendirdi. Tam bu sözlere şımaracağım sırada; "Bununla pişmediniz mi?" diyerek üzerimdeki uzun kollu ve kapşonlu Sweetshirt'ü gösterdi. Bu arada bütün gözler bana çevrildi. Kış günü bu kadar sıcak bir yer beklemediğimden kısa kollu giymemiştim ama böyle demek yerine "Yoga'ya girmeye son anda karar verdim" dedim. Ama çevreye doğru; "tamam uzun kollu giyinmiş olabilirim, sıcaktan pişmiş de olabilirim ama sizin yapmadığınız bir hareketi ilk kez geldiğim halde ben yaptım." dermişçesine bakıyorum.

Bir saate yakın ayağımızı kaldırdık, boynumuzu uzattık, kolumuzu kıvırdık. Başımızın üzerinde amuda kalkmaya çalıştık. Sonunda yere sırt üstü yattık. Hocanın sözleri ninni gibi geldi. "Şimdi kollarımızdaki enerji boynumuza, oradan da kalbimize ve ayaklarımıza geçiyor. Ciğerlerimiz enerji ile doluyor..." derken zaten sabah 6'da kalkmışım ağırdan uyku hali bastırdı. Bu sahneyi de Recep ivedik'te izlemiştim. Hafif bir kıkırdamayla gözlerimi açtım. 
"Bu günlük bu kadar Namaste.." dedi hoca.
Yoga bir sporsa ben bayıldım bu işe.
Spor salonu maceralarım devam edecek gibi görünüyor.

Photo:Tumblr

4 yorum:

Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

çok güzel anlatmışsın, ben de pilatesin ilk dersine gittim ama ondan sonra gidemedim :)

selma dedi ki...

Aslında yogadan sonra plates'e de göz kestirmiş durumdayım :)

Unknown dedi ki...

Sayfanı keşfettiğime sevindim..
Takibindeyim.
Sevgiler.

selma dedi ki...

Hoş geldiniz, beni mutlu ettiniz.. :)