29 Şubat 2012 Çarşamba

ŞANS - MAYA


Bazı hayatlar  sadece yaşayanları değil, ucundan kıyısından dahil olanları da etkiler,  Acaba ne oldular dediğimiz insanlar olur hayatımızda. Bazen hiç olmayacak bir anda aklınıza düşerler. 
14-15 yaşındayken evimize yakın ama akrabalık derecemiz uzak olan bir ağabeyimiz için kız kaçırdı dediler. Mahalleden herkes gibi ben de evlerine gittim ki uzun boylu uzun saçlı çok güzel bir kız mahsun balkışlarla etrafı süzüyor. Yakışıklı, çapkın ve Tarık Akan'a benzemesinin  haricinde hiç bir meziyeti yoktu. Şehirden gelen tahsilli ve güzel kız Tarık Akan'ın filmlerinden etkilenmiş olacak ki ona benzeyen akrabamızın peşine takılıp gelmişti. 

Yengemiz olan bu kızla aramızda 6-7 yaş olmasına rağmen ilk andan itibaren birbirimizi çok sevdik. Ortak özelliğimiz vardı, ikimiz de okumayı çok seviyorduk. Kocası gazete bile zor okurken yenge (İsmini özellikle yazmıyorum.) cilt cilt kitaplar okuyordu. Abi sözüm ona çalışıyordu ama en uzun çalıştığı yerde bir, bilemedin iki yıl anca dayanıyordu. Kızcağız çoktan pişman olmuştu fakat hem ailesinin rızası olmadan evlendiği için mahcup, hem de arka arkaya 3 çocuk doğurduğu için eli kolu bağlı vaziyetteydi. Zengin bir ailenin kızı olmasına rağmen zorlu geçen ekonomik şartlara gık demiyordu. Abi geziyor tozuyor çapkınlık yapıyor, yenge ile çocuklarına kayınvalide bakıyordu. Yenge sonunda ailesini araya sokarak abiye Libya'da iyi bir iş buldu. Adam Libya'ya gitti uzun bir süre karısını ne aradı ne de sordu. Kadın çocuklarına bakabilmek için babasıyla barıştı, ondan yardım almaya başladı. Babası da adamı bıraktığı taktirde kendisini geri kabul edeceğini söylüyordu. Abi Libya'da gününü gün ediyordu. Senede bir kez geliyor getirdiği üç kuruş parayı da orada burada yiyordu.

Yengenin yaşıtı bir sürü akraba olduğu halde o bütün sıkıntısını sorunlarını benimle paylaşıyordu. Aradan 10 yıl geçti. Abi Libya'dan beş parasız geri döndü. Yengenin babası nüfuslu akrabalarını araya sokarak tekrar abiye iyi bir iş buldu, orada dauzun süre duramadı. Sanırım çalışmak mayasında yoktu.
 Bir gün yenge babasını ziyarete gidiyormuş gibi evden çıktı ve bir daha geri gelmedi.
Sonra öğrendiler ki şehre gide gele babasının mahallesindeki   bir galericiye aşık olmuştu. Bana biliyormuydun diye sordular. Yengenin ricası üzerine bilmediğimi söyledim. Ama başından beri biliyordum. Onu hiç kınamadım, sadece sırrını bir süreliğine sakladım. Kocasından boşandı, galerici ile evlendi. Çocukları babaanne büyüttü. Kimse yenge için kötü bir şey soylemedi.

Abi şanslıydı.
Karısının kendisini boşamasından kısa bir süre sonra nasıl olduysa İsviçreli bir kadınla tanıştı. Kadın abiye aşık oldu, Evlenip İsviçre'ye gittiler. Kadın çalıştı abi yedi içti gezdi. Çocuklarının biri evlendi ikisi iş sahibi oldu. Senenin 6 ayını Türkiye'de gezip tozarak, 6 ayını da İsviçre'de kimse inanmasa da ona kalsa çalışarak geçirdi.
Bu süre zarfında babaanne öldü, yenge ara sıra çocuklarını ziyarete geldi. Çocuklar annelerini hiç suçlamadı, Çocuklar babalarını da suçlamadı. 
Abi şanslıydı.

Hiç yorum yok: