11 Kasım 2010 Perşembe

SONBAHAR MAHMURLUĞU VE KARGA


Kargayla uzun uzun bakıştık. 
Kuyruğu gri renkte, diğer yerleri siyah. Dalın ucuna tünemiş.
Oturduğum evin sokağından çıktım. Niyetim Kasım ayından beklenmeyecek  bu güzel güneşten ve ılık havadan yararlanmak. Bir süre yürüdükten sonra bir banka oturarak temiz havayı içime çektiğim esnada duydum sesini.
Allahın yarattığına kötü söz söylemek olmaz ama hakikatten çirkin bir sesi var.
Tam karşımdaki küçük ağaçta öylece gözlerimin içine bakıyor.
Uzun yıllar yaşadıkları için, önünde saygı ile eğilmem mi lazım yoksa "Karga ile Tilki" masalında aptal yerine konulduğu için iplemeyeyim mi kestiremiyorum.
Ama ısrarla bakışıyoruz.

Düşüncelerimi anlamış da sanki benimle konuşuyor gibi.
" Ben nasıl aptal olabilirim hatırlasana sen çocukken annenin kurusun diye serdiği cevizleri çalar, yüksekten hızlıca betona fırlatır, kırılınca da yerdim.  Annen kırık cevizleri  yerde görünce senin yaptığını düşünür, sen de azarı yerdin. Bir daha düşün bakalım aptal bir halim var mı?
Vallahi yok!

Devam ediyor; " Hem bugünlerde televizyonlara çıktım. Bulduğum cevizleri Topkapı Sarayının mermerlerinde kırıyorum diye İlber Ortaylı beni şikayet ediyordu. Bir dönem çok itibarlıydım  Hatta ölülerin ruhlarını taşıdığım söylenirdi. Mevlana ise uzun ömüre tamah ettiğimizden sevmedi bizi  hatta şöyle derdi; 'Kalp bahçeni ihmal etme ki, meydan kargalara kalmasın' Ama yaratılanı sevmek lazım değilmiydi yaratandan ötürü?"
Benim karga felsefeye mi merak saldı yoksa,  sonbahar güneşinin altında hafif bir uyku mahmurluğuna  mı geçtim anlamadım. 

Karga tünediği dalda ben bankın üzerinde öğlece bakışıyoruz.
- Çok uzun yaşadığın söyleniyor doğru mu? dedim.
Müstehzi güldü;
- Şehir efsanelerine inanıyorsan diyecek bir şeyim yok. Diğer hayvanlara göre uzun yaşadığımız söylenebilir. Bu efsanelere inanıyorsan Nuhun gemisine binmeyip kendim uçarım dediğimi de bilmen gerekir.
Sonra burada aylak aylak durduğuma bakma Japonya'da olsam çok para edebilirdim. Japon hükümeti bizi toplamak için karga başına 50 dolar ödül koymuş. Bizim  için 700 bin dolar bütçe ayırmış. Neymiş nüfusumuz çoğalıyormuş.
Ben gülümserken güneş sonbahara bulanmış yaprakların arasından yüzümü ısıtmıştı. Kalkmak üzere olduğumu anlayan kuyruğu gri, karga benden önce davrandı. Kafamın üzerinde bir kaç kez dolandıktan sonra yanımdan ayrıldı.




2 yorum:

lalin.askin dedi ki...

Yengecim merhaba...Ben de bu güzel yazına bir Kars atasözüyle katılımda bulunayım dedim zira bilirim annem ve sen çok seversiniz kendilerini ;))
"ET YİYEN GARGA DİMDİĞİNNEN BELLİDİR"

selma dedi ki...

buna gülünür işte(: