20 Kasım 2010 Cumartesi

GECİKEN PASTIRMA YAZI VE BAYRAM


Kurban Bayramı 9 gün olunca eskiden yaptığımız yurt dışı gezileri, Kıbrıs, Kaplıca, Kültür gezilerinin aksine birkaç yıldır yaptığımız gibi anne ziyareti yaptık.
Yazın tadına doyulmaz köy evleri, kışın bütün cazibiyetini yitirir. Sobalı bir evde yaşayanınız oldu mu bilmiyorum.
Bir odada soba yanar, kavurur. Diğer odalar Sibirya'dan biraz hallicedir. Banyo ile aranıza biraz mesafe koymanız gerekir çünkü banyodan sobalı odaya gidene kadar zatürre olma ihtimaliniz çoktur. 
Sobaya belli aralıklarla odun veya kömür atma seremonilerini kaçırırsanız soba söner yakması epey bir zaman alır. Çok rüzgarlı kış günlerinde muhtemelen baca tüter. İçeride dumandan göz gözü görmez. Yağmur yağsa köy evlerinin akma ihtimali kuvvetlidir. Daha önce bahsettiğim Kazım usta "Bu başa bu traş" diyerek baştan savma iş yapmıştır. O kızgınlıkla Kazım usta "Güzel" temennilerle anılır.
Ne kadar geç yatarsam yatayım Sapanca'da erken kalkmayı seviyorum. Şayet ablam varsa sabah yürüyüşleri yapar, annem de dahil bir çok kişiyi çekiştiririz.
Bu bayram ablam gelmedi, biz de annemle onu çekiştirdik. "Bu kız da Bayram seyran bilmiyor. Bi Ankara'dan gelemedi"

Otuz yıldır görmediğim bir arkadaşımı görmek nasip oldu bu Bayram. O da beni merak eder dururmuş.  Çok genç yaşta sevdiği gençle evlendi ve polis olan eşi ile kasabadan ayrılmıştı. Yıllar sonra emekli olup memlekete geri dönmüşler. Telefonlarımızı aldık. tekrar buluşmaya söz verdik.
Bir akşam teyzemi ziyarete gittik. iki yıldır görmediğim teyzemin kızı da oradaydı. Kuzenimin birazdan anlatacağım ilginç bir özelliği var.
Muhabbet esnasında "Ortaokuldan arkadaşım Nuriye ile 30 yıl sonra ilk kez tekrar bulduk birbirimizi" dedim.
Gayet sakin şöyle bir soru sordu;
"Nuriye Çalışkan değilmiydi o?"
Hayretten ağzım bir karış açılmıştı. Nuriye ile aynı mahallede olmadılar, aynı okulda okumadılar, aynı yaşta değillerdi. O da Nuriye gibi erken yaşta evlenip Bursa'ya yerleşmiş, senede üç beş kez memlekete geliyordu.
Yıllar önce bir şekilde benden adını duymuş, ve unutmamış. 
İşin garibi ben Nuriye'nin soyadını unutmuş, muhabbetimiz sırasında sormuştum.
Ben unutmuşum o hatırlıyor iyi mi?
O hafızada neler olduğunu varın siz tahmin edin?

Hiç yorum yok: