19 Aralık 2011 Pazartesi

AJANDAMIN SON SAYFALARI


Kırmızı Moleskine'imin sayfaları azaldıkça bir yılın daha sonuna geldiğimizi anlıyorum.
Tabağındaki yemek bitmeden garsondan yeni bir tabak yemek isteyen aç gözlüler gibiyim. Erkenden yeni bir Moleskine aldım, açmaya kıyamıyorum. Bu sefer her sayfaya bir hafta sığıyor, karşı sayfa ise not tutmak için boş bırakılmış. Yani sayfaları eskisinden daha ince, çantamda ağırlık yapmayacak. Anılarına sıkı sıkıya bağlı biri olarak biten defterimi geçmiş yıllardaki defterlerimin yanına koyarak saklayacağım. 

Blogumda yazdığım pek çok yazı o sayfalarda hayat buldu. Ajanda defterimde neler yok ki? Salona diktirdiğim tüllerin ölçülerinden, ağız yarası için pomat'a, yeni keşfettiğim restoran isimlerinden, okumak istediğim kitaplara, ailemle ilgili planlara kadar pek çok şey yazılı. Bitmek üzere olan ajandamı Beyefendi Japonya'dan getirmişti. Bu seferki Remzi Kitabevinden. Kızımın ve Beyefendinin aksine sert kapaklı ajandaları tercih ediyorum. Çünkü aklıma bir şey geldiğinde defterimi hemen çıkartıp yazıyorum. Kapak sert olduğu için kıvrılmıyor, sehpada yazar gibi rahat yazıyorum. 
Bitmek üzere olan Moleskine'imle  sevgi dolu bir yıl yaşadım. Yılın sonlarına doğru Anneciğimin hastalığıyla ilgili notlarımın haricinde olumsuz yazılar hemen hiç yok sayfalarında. 
Önümüzdeki yıl yeni kırmızı ajandamla aşk dolu olmasa da "Düzeyli" bir ilişki yaşamayı ümit ediyorum.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

güle güle güzel günlerde kullanmak nasip olsun t.k

Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

ben de kıyamam eskiyen ajandalarımı, not defterlerimi yazılı tarihimizdir o bizim vazgeçemediğimiz...

mutlu yıllar dilerim