10 Ekim 2010 Pazar

ISMARLAMA YAZI- ISMARLAMA TERZİ


Blogumun, kayıtları biriktirdiğim, taslaklar hazırladığım bir bölümü var. Onları inceliyorum. Bazılarına sadece başlık koymuşum. İçi doldurulmayı bekliyor. Bazılarında yazılar var yarım kalmış, başlık yok.
Başlığını attığım ve devamını getirmediğim bir yazıda şöyle demişim; "Ismarlama yazıya bahane aranmaz." Bazı takipçilerimin yazmamı istediği konular oluyor. En tıkandığım yazılar da onlar maalesef. Hakikatten ısmarlama yazı olmuyor. Olsa olsa  ısmarlama ceket, pantolon, elbise , ayakkabı oluyor.
Amcam erkek terzisiydi. Çok güzel ısmarlama ceketler pantolonlar dikerdi. Yengem ise bayan giysileri dikerdi. 

İzmit çınarlı kahvenin sokağında caddeye bakan önü boydan boya camlı bir dükkanı vardı. Duvara dayanmış rafta top top kumaşlar, büyük bir kesim masası, kocaman bir makas ilk dikkati çekenlerdi. Amcamı parmağında yüksük denilen iğne batmasını önleyen demirden yapılmış aparatla hatırlıyorum.
Amcam ve yengemin hiç çocukları olmadı. O yüzden bizi hoş tutarlar onlara gitmemizden zevk alırlardı. Biz iki kız kardeş İzmit'te amcamlar'a gitmeye bayılırdık. Öncelikler izmit güzel bir şehirdi, Sapanca'da olmayan parkları çarşıları çoktu  ve yengem bize güzel elbiseler dikerdi.
Amcam'ın diktiği takım elbiselerin arta kalan kumaşlarından  etek, pantolon  hatta paltolarımız vardı. Özellikle  ablama torpil geçilirdi. Öyle ya, ablam hem benden büyüktü, hem de "Beyaz evin güzel kızıydı"  
Amcamlar'ın evi şehrin içinde üç katlı bir evin ikinci katındaydı. İlk kez deri sandalyeyi onlarda görmüş acaba içinde ne var diye jiletle kesmiştik. Ne bekliyorduysak, içinden çıkan pamukları görünce hayal kırıklığı yaşamıştık. Amcam ve yengem bu olaya kızmadılar ama annem uzun yıllar bu hatamızı yüzümüze vurdu. 

Amcamlar'ın evinde kışsa gaz sobası yanar, henüz pek çok kişide olmayan televizyon izlenir, yaz ise akşam yemeğinden sonra İzmit fuarına gidilir, orada mısır, dondurma, macun mutlaka yenirdi. Yol boyunca yengem ve amcamın elinden tutarak yürümek çok farklı bir duyguydu. Çünkü biz üç kardeş de anne - babamızın elinden tutup bir yere gitmemiştik. Hatta bırakın ikisinin birden elinden tutmayı kendi adıma annem ve babamı birlikte bir yere giderlerken hiç hatırlamıyordum.
O yüzden biz kardeşler için İzmit'e gitmek  bir aile olmak demekti. Anne, baba,  çocuk..
Gerçek olmasa bile bize iyi gelirdi.
Kendilerinin olmasa bile bir kaç haftalığına bir çocuğun evlerinde olması amcam ve yengeme de iyi gelirdi.
Onlar da bir süreliğine bir aile oluyorlardı. anne, baba, çocuk...

Hiç yorum yok: