27 Ekim 2010 Çarşamba

AYA BENZER YÜREĞİN


Gündüzleri televizyon açıyorsam kanalları şöyle bir dolaşıp çok ilgimi çeken bir konu yoksa CNN de kalırım.
Mükemmel ! ingilizcemle her şeyi şıp diye anların demeyi çok isterdim ama yok öğle bir şey. Yine de en azından çok teknik terimler kullanılmıyorsa konuyu anlarım. Zaten ortalama bir insan görüntülerden konuya vakıf oluyor.
Amerikan Havacılık Uzay Dairesi (NASA) Ay'da önemli miktarda donmuş halde su kitlesine rastladığını açıkladı.
Bu haberin görsellerinde bir roket ayın kuytu bir yerine dalıyor ve etrafa havai fişek gösterilerini andıran bir görüntü çıkıyor.
Konuşan kadın o kadar hızlı anlatıyor ki bir şey anlamak mümkün değil. Konuyu alt yazıdan anlıyorum. Sanırım Amerikan halkı da bu kadar hızlı konuşmadan bir şey anlayamaz diye aynı görüntü ve konuşmalar yaklaşık 10 dakika devam ediyor.
Yapılan anketlerde sınır komşuları Kanada'nın yerini bilemeyen, Zenci Aktör Morgan Freeman'ı Dışişleri bakanı zanneden bir toplumun neden bu kadar ileride olması ayrı bir yazı konusu olsun, biz Ay'a dönelim.
Ayın karanlıkta kalan çukur bölgelerine yapılan roket atışında yüzlerce kilo donmuş su, cıva, gümüş ve farklı kimyasallar açığa çıkmış.
Suyun olduğu bir yerde hayat olduğunu bilirdik hep.
Ee şimdi ne olacak.
2002 yılında Nasa'ya yaptığımız ziyaret sırasında eğri büğrü bir taşı fanus içinde muhafaza ederek "Ay taşı" diye ziyarete açmışlar, biz de merakla taşı görmek için sıraya girmiş görünce sükutu hayale uğramıştık. Kendi adıma ay taşını parlak ışıl ışıl bir şey diye düşünüyordum. 
Şimdi  Amerikalılar aydan gelen suyu şişelere koyarak ziyarete açarlar.
Benim naçizane tavsiyem bu projenin başına bir Türkü getirsinler. Uyanık Türkler "Şifalı Ay Suyu" diye öyle bir pazarlama ile satış yapar ki  yerlerde sürünen Dolar tarihin en yüksek seviyesine ulaşır.
Benden söylemesi.

Hiç yorum yok: