8 Mayıs 2010 Cumartesi

DÜNYANIN EN GÜZEL KOKUSU 2


Geçen yıl da aynı yazıyı yazmıştım. Annemin bahçesindeki çiçekler eşliğinde
sanırım her yıl aynı yazıyı yazacağım izninizle.
...
1950 yıllarının başı.
17 yaşlarındaki bir genç kız bulunduğu köyden Sapanca'ya bir yakınının düğününe gidiyor. Baba küçük yaşta ölmüş, abi de askerde olduğu için annesi yollamak istemiyor ama kız çok ısrar ediyor ve arkadaşları  ile düğüne gidiyor.
Düğün dönüşü bindikleri araba bir gurup genç tarafından durduruluyor. Gençler arkadaşını arabadan indiriyorlar. Ama bir kaç dakika sonra yanlış anlaşılıyor. Aslında arabadan indirmek istedikleri kendisi, fakat arkadaşıyla aynı renk elbise giymiş. Arkadaşını o sanıyorlar.
Zorla arabadan indiriliyor, İnmek istemiyor, bağırıp yardım istiyor fakat arabadaki kimse ona yardım etmiyor. Çünkü kızı kaçıran kişiler kalabalık bir sülale..
" Beni kime kaçırıyorsunuz" diye soruyor.
Bir süredir kendisine haber yollayıp evlenmek istediğini söyleyen gencin adını veriyorlar. Kız onunla evlenmek istemediğini söylüyor, fayda etmiyor.
Yaşı küçük olduğu için günlerce o ev senin bu ev benim gezdiriyorlar. Jandarma sürekli peşlerinde fakat yakalayamıyor. Sülale kalabalık, sürekli başka başka akrabaların evinde kalıyorlar. 
Askerdeki abisi olayı gazetelerden öğrenip kardeşini ailenin elinden almak için komutanından izin istiyor. Komutan yanına iki asker katarak abiye izin veriyor. Abi kardeşini almak istese de kız abisiyle gittiği taktirde ikisinin de bulundukları evden  sağ çıkmayacağını bildiği için evlenmek istediğini söylüyor.
İki aileyi barıştırmak için aracılar konuluyor.
Sonunda genç kız istemediği halde kendisini kaçıracak kadar seven gençle evlenmek zorunda kalıyor.
Sülale bu genç kızı inat etmediği ve onları zor durumda bırakmadığı için çok seviyor. Görkemli bir düğün yapıyorlar.
Eskilerin kabadayı, şimdikilerin mafya dediği bir adamla yıllarını geçiriyor. Eşi hapis'e düşüyor, bekliyor.Tekrar hapse giriyor..
Bekliyor..
Üç çocuğu oluyor. Eşi 55 yaşında eski kabadayılığını geride bırakmış sakin bir hayat yaşarken kalp krizinden ölüyor.
50 yaşında dul kalıyor.
Yıllarca kayınpeder kayınvalideye gelinlik yaparak geçiyor ömrü.
76 yaşındayken bile "Keşke ehliyetim olsaydı da araba kullanabilseydim" diyecek kadar hayata bağlı.
Torunlarıyla oturup komedi filmleri izliyor, MC Donald's da hamburger yiyor.
Koluna girebileceği kızı, torunu varsa alışveriş merkezlerinde, çarşıda pazarda dolaşmaya bayılıyor.
Gazete okuyor, torunlarına okuma yazma öğretiyor. Araba yolculuklarında torunlarının dinlediği saçma sapan müzikleri bile dinliyor. Survivor yarışmasına bayılıyor.
Oy verdiği partiyi de vermediklerini de takip ediyor, Siyaset konuşmaya bayılıyor.
Son zamanlarda kadın programlarını fazlaca seyretse de gündemdeki hiçbir şeyi kaçırmıyor.
Torunları ona " Bahriş" diyor.
O da torunlarına harika dolmalar ve halüjler yapıyor..
...
Canım annem..
Kızın olmaktan gurur duyuyorum.
Bu yaşımda kucağına başımı koyup, kokunu içime çektiğimde kendi anneliğimi bile unutup çocuk oluyorum.
Ne olur başımızda uzun yıllar sağlıkla kal emi?
Anneler günün kutlu olsun..

5 yorum:

Adsız dedi ki...

arkadaşm çok güzel yazmşsn bunun üstüne bence harf bile yazlmaz tüm sevdklerinle sağlklı uzun huzur dolu bir ömür diliyorm nice anneler günlerine dörtgöz

eymenerdogan dedi ki...

Selma teyze , biliyorum ki doğal olarak kendi çocuklarınızın kutlaması o temiz kalbinize ayrı bir duygu ve mutluluk katar fakat anneler gününüzü en içten dileklerimle kutlar , çocuklarınızla beraber her geçen günü birbirinden güzel olan uzunca bir ömür geçirirsiniz.. Saygı ve sevgilerimle..

selma dedi ki...

Sevgili eymen çok teşekkür ederim.

selma dedi ki...

sevgili dörtgöz..
Nice güzel anneler gününde dostlukla kalalım inşallah..

Adsız dedi ki...

anneeeeeem!! bahriş'in de senin de anneler gününüz kutlu olsuuun. sizi seviyoruuuuuz!!!