5 Ağustos 2012 Pazar

KUYRUKTA BEKLEMEK BİZİ BOZAR


Yeşilköy sahilinde yürüyüş yapmadan önce Yeşilköy Roma Dondurtmacısından dondurma alalım istedik. Zaten arabamıza park yerini zor bulmuşken bir de dondurmacının önünde uzun bir kuyruk görünce Beyefendi; "Ben bu kuyruğa girmem." dedi. Boynumu bükerek dönüşte şansımızı denemek üzere sahile indik.
2000 yılında Marmara üniversitesinde yüksek lisans yapan bir öğrenci kuyruk teorisi konusunda tez hazırlamış. Bir de şema halinde gelen müşteriler, kuyruk ve sistem uzunluğu gibi isimler, kısaltmalarla uzun uzadıya anlatmış konuyu. Yani kuruk deyip geçmeyin teorisi bile yapılmış.
Kuyrukta sıra beklemeyi sevmeyen bir toplumuz. 
Kuyruk sırasında her an bir arıza çıkarmaya eğilimliyiz. Kuyruklarımız komiktir, gariptir, yok artık dedirtecek cinstendir. Sanıyorum dünyanın hiç bir yerinde geline takı takma kuyruğu yoktur. Kimse yerinde oturup sırası geldiğinde gidip takısını takmaz orada gereksiz yere bekler.

İnsanlar en havalı kuyrukta beklemenin ATM kuyrukları olduğunu söylüyor. Bir de konser, tiyatro gibi sanatsal etkinliklerin olduğu kuyruklar çekilir kabul ediliyor. 
Kuyruklarda en rahatsız edici durum siz uzun uzun beklerken birileri, artık kimin tanıdığı ise birden aradan sıvışıp içeriye giriyor ya bu ortamın gerilmesine neden oluyor. 
Amerika'da bir şirket sıra beklemeyi sevmeyenler için hizmet sunuyormuş. Sizin yerinize sıra bekleyen kişi sıranın sonlarına doğru size telefon açarak gelmenizi istiyormuş. Bu bilgiyi dünyanın en tuhaf servisleri sitesinden aldım ama bu konu bize hiç de yabancı değil. Kapıcısını, çalışanını, oğlunu, kızını sırada bırakıp sıra kendisine gelince dönen bir sürü insan var zaten bizde. Üstelik bu iş için para da ödemiyorlar. 

Hatta bizde yer kapma diye bir terim var. Buna en son kızımın diploma töreni sırasında şahit oldum. Velilerin izleyeceği koltuklardan öndeki sıralarda bir iki kişi oturmuş, diğer sandalyelere kazak, çanta gibi şeyler koymuşlar. Bu ne diye sorunca annem gelecek, arkadaşlara ayırdım gibi cevaplar aldım. itiraz etsem neşem kaçacak, boş verdim. 
Gazeteleri açın bakın mutlaka sıra yüzünden kavgalara, hatta cinayete bile rastlayabilirsiniz.
Elif Şafak Semspare isimli kitabında İngilizlerin kuyruklarda sabırlı olduklarını bağırıp çağırmadan sıralarını beklediklerini yazıyor. Bir teoriye göre kuyrukta sabırla beklemelerini İkinci Dünya Savaşı sırasında açlık, kıtlık ve zorluklar içerisinde dayanışmayı ve sabrı öğrendiklerinden bahsediyor. Sonra da özeleştiri yapıyor; Türkiye de yağ, şeker, ekmek kıtlığına tanık oldu, zorlukların en büyüklerini yaşadı. Öğleyse neden bekleme alışkanlığı edinemedi?

3 yorum:

Uyuşuk Hayalperest dedi ki...

Şu günlerde, postanede sıraya giriyorum. Açıkcası biri gelecek, sırada sıramı kapacak diye hep endişe taşırım. :) Laf söylesen bi dert, söylemesen iki dert.
Gıcık bir durum. :)

selma dedi ki...

gerçekten de sıra beklemek bir dertken, üztelik biri gelip kaynak yapacak diye tedirgin oluyoruz.

Adsız dedi ki...

t.k