3 Ağustos 2012 Cuma

SEN Kİ ESKİ TELEFONUN ÇALIŞIRKEN YENİSİNİ ALIRSIN...


Kapağı açıldığında konuşabileceğim, kapak kapanınca görüşmenin sona erdiği bir telefonum vardı. Mesajlaşacağım zaman yazıları okumakta güçlük çekiyordum, ekran minicikti ama gözlüğümü taktığımda idare ediyordu.
Doğum günümde ne hediye alalım dediklerinde telefonumu değiştirmek istediğimi söyledim. Bunu eski telefonumun yanında söylemiş olmalıyım, beddua etti bizim emektar.
Teknosa'ya gittik, telefonların bulunduğu stantta şöyle yaklaşık iki üç dakika durdum ve; "Bunu istiyorum." dedim. Markasının kızlarımla aynı olması, onlarla bedava mesajlaşacağım anlamına geleceği için, üstelik kocaman bir ekranı olduğundan gözüme çok sevimli göründü.
Eve geldik kızlar hemen orasını burasını karıştırarak, "Eplikeyşın, what's up" dibi anlamadığım terimler kullandılar. Bir yerlere telefonlar edildi, bir şeyler kuruldu, sanırsınız benim telefon Nasa ile bağlantı yapacak. Ben aval aval bakarken bu halimi ölümsüzleştirerek ilk resimlerini de çektiler yeni  telefonumla.
Resim kalitesi de iyiymiş diyor bir, diğeri benimki daha güzel diyor. 
Hayırlısı ile elime aldım telefonu. Yeni telefonlar uzun uzun incelenmediği ve bir yerleri kurcalanmadığı taktirde öğrenilmiyormuş bunu anladım. Demek ki yeni jenerasyonun ellerindeki telefonla neden çok oynadığı çıktı meydana.
Mail adresime gelen bütün mesajlar, sosyal paylaşım sitelerindeki hesaplarıma gelen mesajlar telefonuma gelmeye başlayınca uyarıyor. Bu sefer facebook arkadaşlarımdan biri bunalmış saçma bir şey paylaşmış anında telefonuma mesaj olarak geliyor, bankaların kampanyaları, gezi sitelerinin reklamları, twetter'da olan her şey telefonumda. 
Oooo! 
Böyle giderse kafayı yiyeceğim. Bu sefer de her bip sesine telefona bakıyorum görgüsüzler gibi.
Ben bu kadarını beklemiyordum. Telefonum iyi resimler çeksin, görüşmelerimi rahat yapayım, mesajları gözlüksüz görebileyim derken teknolojinin çarkları arasında kıyma olmak üzereyim.
Mesajlarımın bir kısmını spam olarak işaretleyip gelmelerini engelledim. Telefondan gelen her "bip" sesine itibar etmiyorum, lazım olmadıkça karıştırmıyorum. Bırakayım benim telefon da biraz gizemli kalsın. Her şeyini öğreneceğim de ne olacak.
Ama telefonu kulağıma götürdüğümde megafonun açılmasını, yanlışlıkla ses düğmesini kapamayı, uzun bir zamandır emektar telefonumda Yann Tiersen'in zil sesine alıştığımdan yeni telefonum çaldığında hiç üzerime alınmadığım konularını nasıl halledeceğimi bilemiyorum doğrusu.
Eski telefonum dolabın çekmecesinde  garip duruyor. 
Çekmeceyi açtığımda mahçup mahçup gözlerimi kaçırıyorum.
Ayıp ettim galiba, utanıyorum...

1 yorum:

Uyuşuk Hayalperest dedi ki...

Gülümsettiniz beni. :)
Bende bi konuştursun yeter diyenlerdenim. Ama ablama alınınca, insan bi kurcalıyor.Resim çekiyor. Elde olunca illa keşif oluyor. :)
Güle güle kullanın İnşaallah.