9 Temmuz 2012 Pazartesi

TEK BİR GÜLÜŞ DEĞİŞTİRİR DÜNYAMIZI


Ablam Ankara'dan geliyor, Taksim'de buluşup ağabeyimi ziyarete gideceğiz. Taksim'e otobüsle gideceğim, durakta benden başka 3'ü kadın dört kişi var. 
Sabah saatleri olmasına rağmen güneş, günü sıcak geçireceğimizin sinyalini veriyor. Beş kişi belki aynı, belki de farklı semtlere giden otobüsleri bekliyoruz sessizce. 
Asık bir surat, sıkkın bir ruh hali içinde oturuyorum. Ağabeyimin rahatsızlığı dolayısı ile yorgun, gergin bir hafta geçirmişim. Obsesif bir abla ile kalabalık İstanbul sokaklarında bir gün geçirecek olmanın endişesi şimdiden sarmış her yerimi. Çöp bidonlarının yanından geçerken değmeyeyim diye çekiştirecek, para alışverişi olacaksa beni aracı yapacak. Esnafla doğrudan para temasında olmayacak. Kolonyalı mendil sürekli elinde olacak. 

Ben bu düşüncelerin sahibiyken yanımdakiler de hangi düşüncelerin sahibiydiler bilemedim ama suratlarının benden aşağı kalır yanı yoktu. Son gelen oturana "Merhaba" veya "Günaydın" demedi, kimse kimseyle göz göze gelmedi. Zaman zaman gözlerimiz  otobüsün gelmesine kaç dakika kaldığını gösteren panoda  yoğunlaştıysa da başka bir ortak yanımız olmadı. 
Birden oturduğum bankta göz hizamın biraz altında bir çift zümrüt yeşili göz, sarı kıvırcık saçlar ve dünya güzel bir gülümseme ile karşılaştım. Babasının elinden tutmuş 4-5 yaşlarında bir oğlan çocuğu tam bizim olduğumuz yerde durup bütün o asık suratlı hallerimize inat pırıl pırıl bir gülümseme ile bize bakıyordu. 

Beşimiz de  bu sarı meleğe bakakaldık, gayri ihtiyarı yüz kaslarımız gevşedi, dudaklarımızın kenarına istemsiz bir gülümseme kondu. Hepimizin içinden geçeni en suratsızımız dillendirdi;
"Ay ne şeker bu böyle!"
Çocuk görüş alanımızdan çıkana kadar başını geriye atıp bize gülümsemeye devam etti. Bir kaç dakika önceki karamsar ruh halimiz anında kayboldu. Sanki biraz önce üzerimizde kocaman bir bulut vardı da çocuğun gelmesiyle yerini tatlı bir esintiyle doğan pırıl pırıl bir güneşe bırakmıştı.
Geçireceğim yorucu gün,  yaşadığım sıkıntılı bir hafta bir çırpıda kayboldu gitti yüzümdeki tebessümle birlikte. Beş kişi  ilk kez görüyormuşçasına birbirimize bakıp gülümsedik. 
Küçücük bir çocuğun gülüşündeki mutluluğu paylaşmanın sırrıydı yaşadığımız.
Yol boyunca neşem yerine geldiği için günüm güzel geçti, eminim diğer dört kişinin günü de güzel geçmiştir.

3 yorum:

Uyuşuk Hayalperest dedi ki...

Oyy.. Ne güzel. Bir melek gibi, tılsımını bırakarak geçmiş aranızdan. :)

bahar006 dedi ki...

Harika, bayıldım ben bu yazıya:)

selma dedi ki...

teşekkür ederim..
Gerçekten gördüğümüz bir melek miydi diye düşünmeden edemiyorum.