13 Temmuz 2012 Cuma

BÜYÜKADA PRENSES KOYU


Üç arkadaş Adalar'a gidecek ve iki gün dinleneceğiz. Aslında planımız İstanbul'a yakın bir yerde deniz kenarında yorgunluk atmaktı. Önce Karasu planlamıştık, fakat köprü trafiğinin meşakkati gözümüzü korkuttu. İstanbul'un içinden köprüyü geçene kadar saatler geçtiğini söylüyordu insanlar. Bizde Booking.com'dan Büyükada Prenses Koyu Otel'e iki günlük rezervasyon yaptırdık. Dentur Kabataş, Beşiktaş, Eminönü, Üsküdar ve Avcılar'dan seferler düzenliyor. Gidiş geliş 17 lira. Sağ olsun oğlumuz Serhat bizi iskeleye kadar arabayla getirdi. İki saatlik bir yolculuktan sonra Büyükada'ya vardık. Yolcular arasında sevgililerin çok olması dikkat çekiyordu. Amerika'yı keşfetmiş Macellan edasıyla çevreye bakıyoruz, daha önce üç kez daha geldiğim Büyükada'yı hiç bu kadar kalabalık görmemişim. İğne atsanız yere düşmeyecek. Upuzun bir payton kuyruğu var ki meydandaki saat kulesinin oradan aşağıya sahile kadar uzanmış. Buradaki popülasyon genellikle Arap turistler. 

Gideceğimiz otel adanın tam arkasına gelen yerde. Ama allahtan payton kuyruğuna girmeyeceğiz, otel'in teknesi her saat başı limana gelip hem müşterilerini hem de günü birlik gelen ve koyda yüzmek isteyenleri alıyor. Biz bu bir saat içinde meydana bakan bir yerde tost yiyor, çay içiyoruz.
Nihayet bizi otele götürecek tekne geliyor. ( Otele tekneyle gidiyoruz diye gözünüzün önüne lüks bir tekne canlandırmayın. Onlar tekne diyor diye aynı şekilde yazıyorum. Balıkçı motorundan daha büyük bir şey düşünün.) Bizimle birlikte 10-15 kişi daha tekneye biniyor ve 10 dakikalık bir yolculuktan sonra çok sevimli bir koya varıyoruz. Ötelimiz koyun arkasındaki yamacın sonunda. 
Yalnız...

Koydan yukarıdaki otele varmak için 100 küsur basamak dik bir merdiveni çıkmak zorundasınız. Şayet bu yöntemi tercih etmez de bedava sirke baldan tatlıdır demiyorsanız 30 lira verip paytonla otele varabilirsiniz.
Otel 3 katlı yaklaşık 19 odalı aile işletmesi. Göze ilk çarpan özelliği hiç bir kadının çalışmıyor olması. Kadının olmadığı bir aile işletmesi nasıl olur diye soruyoruz; "Kadın çalışsaydı ona çok yük binerdi, biz de o yüzden çalıştırmıyoruz. "diyerek pek anlamadığımız bir cevap veriyorlar. Tabi kadının elinin değmediği bir ortam ne yazık ki hemen göze çarpıyor. Resepsiyondaki telefon sürekli çaldığı halde cevaplayan çok az. Bir eve misafir gidersiniz de evin annesi olmaz, oğlan çocuğu bir mecbur size hizmet eder, durum aynı bu şekilde. Çalışanlar evin iş yapmak istemeyen oğlan çocukları gibi. Zaten çalışanlar otel sahibinin damadı, damadın kuzenleri, ve akrabalar.

Odalar temiz, otel yeni ve deniz manzaralı bir oda tercih ederseniz muazzam bir manzarası var. İstanbul'a bu kadar yakın bir yerde kendinizi Ege ve Akdeniz'de düşünebilirsiniz. Plaj otel müşterilerine ücretsiz ama günübirlik gelenler de oldukça fazla. Onlardan ne kadar para alındığını bilemeyeceğim.
Otel oda kahvaltı olarak hizmet veriyor. Kahvaltıları açık büfe değil ve yine tekrarlamak istiyorum kadın elinin değmediği bir özensizlik masalarda da kendini belli ediyor. Öğlen veya akşam yemekleri için sahildeki bardan yemek ısmarlayabilir veya adanın merkezine gidebilirsiniz. Adaya giden son tekne saat 6'da hareket ediyor. Bu saat çok erken olduğu için Paytonla gidip gitmek zorundasınız. Gidiş dönüş 60 lira verip bir de yemek yerseniz astarı yüzünden pahalıya geleceği için orada ne bulursanız yemek zorunda kalıyorsunuz. Ama hakkını yemeyeyim barda zengin bir menü var.

Biz ilk gün adada, ikinci gün sahilde yemeğimizi yedik. Deniz gayet güzeldi. Zaman zaman yaramaz dalgalar çıktıysa da rahatsız edici değildi. 
Arkadaşlarım iki günde simsiyah oldular, ben güneşte kalmayı fazla sevmediğimden, yazılarımı yazmak için otelin yemek salonunda zaman geçirdiğimden rengim biraz döndü hepsi o. 
Prenses Koyu Oteli; İstanbul'a yakın olayım ama yaşadığım ortamdan biraz uzaklaşayım diyorsanız tavsiye edeceğim bir yer olacaktır. Özellikle eşiniz, erkek arkadaşınızla gidebilirsiniz. Beklentisini çok yüksek tutmayan ve  bizim gibi bir iki gün  evinden kaçmak isteyen orta yaşlı kadınlar için de ideal bir yer diyebilirim.

2 yorum:

Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

Bana biraktiginiz yorum icin teseekkurler :)))
Ama assos'a da mutlaka gelin ve mutlaka kadirga koyu olsun ;)))
Buranin denizi bambaska. ..

selma dedi ki...

Galiba gitmek şart oldu:)