24 Mayıs 2012 Perşembe

İSTANBUL'UN MİNİBÜSLERİ


Dün bir vesile ile minibüse bindim. Beyefendinin çalıştığı hastaneye onun çıkış yaptığı bir saatte gideceğim, biraz dolaşıp birlikte eve döneceğiz. Mesafe taş çatlasa 10 kilometre, taksiye para vermek istemedim. 
Aslında minibüslerin jargonu şimdiki nesilin pek bilmediği "Çiçek Abbas" filmindeki minibüs şoförlerinden biraz daha değişik olsa da hat boyunca yolcu kapma manevraları, minibüs içindeki bozuk para muhabbeti, belediye otobüslerinde artık unuttuğumuz kadınlara ve yaşlılara yer verme alışkanlığı aynı devam ediyor.

Gideceğim yeri söyleyip kaç lira vermem gerektiğini sordum; İki lira dedi çocuk. Ben bindiğimde içeride 4 kişi vardı ama birdenbire içerisi tıklım tıklım doldu. Ayakta bile zor duruyor insanlar. Önden ikinci sıradayım. ( sıra diyorum anlayın artık acemiliğimi.) Arkadan biri omuzuma dürttü burnumun dibine bozuk paraları uzattı. Ben ne olduğunu kavrayana kadar yanımdaki kadın parayı alıp öndeki adama, o da şoföre uzattı. Şoförden dönen 25 kuruş aynı ellerle sahibine ulaştı. Bunun gibi bir sürü aşlışveriş hareketi devam ederken henüz arabaya binişimin 3. dakikasında havasızlıktan bayılacağımı sandım. Cam kenarındayım ama tam bir sazan gibi sürgüyü açmak aklıma gelmiyor. Yanımdaki kadın beni sertçe dürterek camı açmamı emretti. Emretti gerçekten, rica falan yok yani. 
"Camı aç!"
 Zaten biraz önce de para işine girmemişim hafiften gıcık olmuş.

Bu kaba konuşma karşısında kendimce duruş sergileyerek oralı bile olmadım da ben de aynı arabadayım nihayet.
Allahtan önümüzdeki koltukta oturan adam cama uzandı. Yanımdaki kadınla birbirimizi tartıyoruz, sanırım kilolarımız bir olmalıydı ki aynı anda başımızı ters yöne çevirdik." Şimdi bulaşmayayım şuna" diye düşündüm, aynı şeyleri yanımdakinin de düşündüğünü sanıyorum.
Yolun yarısında yerimden kalkıp şoförün yanına yaklaşarak fısıldadım; " ... Hastanesine gideceğim, en yakın nerede ineceğimi söyler misiniz?"
Şoför herkesin duyacağı şekilde; "Oradan seslenseydin be abla ne zahmet ettin. Ben haber veririm sana."

Şoför gençten bir çocuk; büyük kızımın yaşlarında olmalı. Ama nasıl bilmiş, becerikli anlatamam. Hem araba kullanıyor, bu arada diğer minibüslerle kapışıyor ve yolda sürekli inen binenlerin paralarını toplayıp para üstü veriyor. Hele yarı yolda binen bir genç kızın verdiği 100 lirayı bozup içinden 1.5 lirayı alması ve bu işe hiç kızmaması şaşılacak şeydi doğrusu. Taksi şoförlerine bozuk para vermeyince neredeyse dövecek adamlar. Şoför yol boyunca bütün paraları topladı saydı, para üstünü hesaplayıp geri verdi. Hatta bazı yolcularla sohbet etmeyi de ihmal etmedi.
İstanbul'daki minibüslerin kaldırılacağı söyleniyor bir süredir. Onların yerine modern büyük otobüsler veya metrobüsler, tramvaylar yapılsa şahane olur ama benim bir önerim var;

Bence minibüsler kaldırılacaksa şoförlerden yararlanmak lazım. Bir kısmına belediye otobüslerinde iş verilebilir ama bunlar kavga yapmaya eğilimli göründüğü için arabada levye, odun gibi aletleri tutmamak gerekiyor.
Şayet şoför fazla gelirse para hesaplamada iyi olduklarına göre Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığında veya Merkez Bankasında iş verilmeli diye düşünüyorum. 
Çok mu abarttım?
Öyle ise Bankalarda veznedarlık işine ne dersiniz? 

4 yorum:

eymenerdogan dedi ki...

Sakarya'dan kalkıpta İstanbul'a ilk geldiğim zamanlar bende bu İstanbul'un tramvaylarına,metrolarına alışamamıştım. Sakarya'da metro-tramvay ne arar? Binerdik dolmuşumuza,minibüsümüze, muavin gelir, ücretleri toplar. Ama İstanbul'a geldiğimde toplu taşıma araçlarında muavin olmamasına çok şaşırmıştım. Akbil diye bir icat çıkarmışlar, o topluyormuş paraları. Sonradan alışıyor tabiki insan ama ben hala o dolmuş ve minibüslerdeki samimi havayı, muavinin para toplamasını ve şöföre sorulan ''Müsait bir yerde inebilirmiyim?'' tarzı konuşmaları özlüyorum. :)

Uyuşuk Hayalperest dedi ki...

Para kısmı eskide kaldı ama -kartlı sistem var artık- diğer diyaloglar var yine.
O bahsettiğiniz manzarayı yıllarca okula giderken yaşadım.
O yer verme mevzusu, öğrenci isen, biri çıkar, kalk teyzene yer ver der mesela. :)
Belediyelerde o diyaloglar yoktur. Birde sanki hususi seçimdir onların şöforü. Hepsi asık suratlı ve ciddi.. (:

Blogger Bolat dedi ki...

İnsanların tutumu bazen beni de şok ediyor, dürtme gibi mesela!

lalin.askin dedi ki...

Bir ankdotumu paylaşmak istedim:
Liseye gidiyorum ve saçlarımı topuz yapıp spor şapka (kasket tarzı)takmışım. Makyaj ve benzeri feminen hiçbir aktivite o vakitler hatayımda mevcut değil.
Minibüs kapıları da o zamanlar manuel olarak kapatılanlardan. Minibüse bindim ve basamakta vereceğim parayı ayarlamakla meşgulken, minibüsün hareket ettiğini farkettim. Aynı esnada minibüs şöförü bana dönerek şöyle dedi:
"Şşşt delüganlu gapın açık."

;))

Şölen...