Geçen yıl da aynı yazıyı yazmıştım. Annemin bahçesindeki çiçekler eşliğinde
sanırım her yıl aynı yazıyı yazacağım izninizle.
...
1950 yıllarının başı.
17
 yaşlarındaki bir genç kız bulunduğu köyden Sapanca'ya bir yakınının 
düğününe gidiyor. Baba küçük yaşta ölmüş, abi de askerde olduğu için 
annesi yollamak istemiyor ama kız çok ısrar ediyor ve arkadaşları  ile 
düğüne gidiyor.
Düğün
 dönüşü bindikleri araba bir gurup genç tarafından durduruluyor. Gençler
 arkadaşını arabadan indiriyorlar. Ama bir kaç dakika sonra yanlış 
anlaşılıyor. Aslında arabadan indirmek istedikleri kendisi, fakat 
arkadaşıyla aynı renk elbise giymiş. Arkadaşını o sanıyorlar.
Zorla
 arabadan indiriliyor, İnmek istemiyor, bağırıp yardım istiyor fakat 
arabadaki kimse ona yardım etmiyor. Çünkü kızı kaçıran kişiler kalabalık
 bir sülale..
" Beni kime kaçırıyorsunuz" diye soruyor.
Bir
 süredir kendisine haber yollayıp evlenmek istediğini söyleyen gencin 
adını veriyorlar. Kız onunla evlenmek istemediğini söylüyor, fayda 
etmiyor. 
Yaşı
 küçük olduğu için günlerce o ev senin bu ev benim gezdiriyorlar. 
Jandarma sürekli peşlerinde fakat yakalayamıyor. Sülale kalabalık, 
sürekli başka başka akrabaların evinde kalıyorlar. 
Askerdeki
 abisi olayı gazetelerden öğrenip kardeşini ailenin elinden almak için 
komutanından izin istiyor. Komutan yanına iki asker katarak abiye izin 
veriyor. Abi kardeşini almak istese de kız abisiyle gittiği taktirde 
ikisinin de bulundukları evden  sağ çıkmayacağını bildiği için evlenmek 
istediğini söylüyor.
İki aileyi barıştırmak için aracılar konuluyor. 
Sülale bu genç kızı inat etmediği ve onları zor durumda bırakmadığı için çok seviyor. Görkemli bir düğün yapıyorlar.
Eskilerin
 kabadayı, şimdikilerin mafya dediği bir adamla yıllarını geçiriyor. Eşi
 hapis'e düşüyor, bekliyor.Tekrar hapse giriyor..
Bekliyor..
Bekliyor..
Üç çocuğu oluyor. Eşi 55 yaşında eski kabadayılığını geride bırakmış sakin bir hayat yaşarken kalp krizinden ölüyor.
50 yaşında dul kalıyor.
Yıllarca kayınpeder kayınvalideye gelinlik yaparak geçiyor ömrü.
Torunlarıyla oturup komedi filmleri izliyor, MC Donald's da hamburger yiyor.
Koluna girebileceği kızı, torunu varsa alışveriş merkezlerinde, çarşıda pazarda dolaşmaya bayılıyor.
Gazete
 okuyor, torunlarına okuma yazma öğretiyor. Araba yolculuklarında 
torunlarının dinlediği saçma sapan müzikleri bile dinliyor. Survivor 
yarışmasına bayılıyor.
Oy verdiği partiyi de vermediklerini de takip ediyor, Siyaset konuşmaya bayılıyor.
Son zamanlarda kadın programlarını fazlaca seyretse de gündemdeki hiçbir şeyi kaçırmıyor.
Torunları ona " Bahriş" diyor.
O da torunlarına harika dolmalar ve halüjler yapıyor..
...
Canım annem..
Kızın olmaktan gurur duyuyorum.
Bu yaşımda kucağına başımı koyup, kokunu içime çektiğimde kendi anneliğimi bile unutup çocuk oluyorum. 
Ne olur başımızda uzun yıllar sağlıkla kal emi?
Anneler günün kutlu olsun..

1 yorum:
Ben bu hikayeyi bu kadarda bilmiyordum şaşırdım yazının sonuna kadarda çözemedim ....t.k
Yorum Gönder