25 Temmuz 2016 Pazartesi

PARİS'TE 5 GÜN


Yola çıkmadan önce ayrıntılı bir plan yaptık.
Uçuş için Air France'i tercih etmiştik, çünkü biletleri 1 ay önceden ve Ramazan ayına denk gelecek şekilde aldığımız halde diğer hava yolları çok daha pahalıydı.
Aslında 13 yıl önce Paris'e gitmiş üç gün kalmıştım. Bir Avrupa şehrine gidecek olsam tekrar Paris'e gitmez, mesela Roma'ya, Venedik'e gitmeyi tercih ederdim. Küçük kızım Fransızca Uluslararası ilişkiler hazırlık okuyor. 
Sınavlarda birinci olunca Beyefendi ona bir jest yapmak istedi. Ben de kızıma arkadaş oldum.
Niyetimiz hiç İngilizce konuşmamak ve kızımın Fransızcası ile 5 gün geçirmek.
Başta da yazdığım gibi 5 günlük planımızı yaptık. Paris hakkında öneriler yazan Bloggerlardan, seyahat yazarlarının deneyimlerinden,büyük kızım ve damadımın da fikirlerinden yararlandık.

Kaldığımız otel Jacques Bonsergent metro durağına yakın Garden Saint Martin  küçük tertemiz bir oteldi.
Dört ayrı gün için ilk gün planımızı şöyle gerçekleştirdik:
Eyfel Kulesi - Sen Nehri - Notre Dame Kilisesi.
Eyfel Kulesi her zamanki gibi turistlerin akınına uğramıştı. Fakat bu sefer hatırladığımdan daha fazla güvenlik kontrolü vardı. Hatta bebek arabası ile gelen bir çiftin bebeklerine  aldıkları minik su şişesini bile çöpe attırdılar. Bunda da hem Euro 2016'nın ülkelerinde yapılıyor olmasının verdiği güvenlik gerekçesi, hem de artan terör olayları çok sıkı denetimi gerektirmiş. 

Aslında 300 metre olan kulede televizyon vericileri de bulunduğu için daha yüksek görünüyor. Mimarı olan Staphen Sauvestre yerine kulenin tasarımcısı Gustave Eiffel'in adıyla anılması da ilginç. Önceleri bizim boğaz köprülerinde olduğu gibi intihar olayları oluyormuş Bunun önüne geçmek için demir teller koymuşlar. Asansörlerle üst kata çıkıp şehri 360 derece seyrederken gökdelenleri aradı gözlerim. Eski şehirde göze çarpan yeni bir bina yoktu ve kıvrıla kıvrıla giden Sen nehrinin etrafında devasa çatılarıyla tarihi binalar muhteşem görünüyordu.

Paris şehrini ortadan ikiye ayıran Sen Nehri turistlik açıdan oldukça önemli bir yer. Nehrin Paris sınırları içindeki bölgesinde 37 tane köprü bulunuyor. Kızım nehir turu esnasında renginin hiç de güzel olmadığını bulanık olduğunu söylese de nehir boyunca hiç bir koku hissetmedik. Nehir turu yaptığımız turistlik teknede İngilizce ve Fransızca olmak üzere iki dilde geçtiğimiz yerler hakkında bilgiler verdiler.

Notre Dame Kilisesi'ni görünce hemen aklıma Quasimodo'nun çingene Esmeralda'ya olan aşkı ve o ünlü repliği geldi: "Bana su verdi..." Oysa bize kimse su vermemişti ve eğer hava olsun diye Evian içerseniz yarım litrelik suyun fiyatı 2.5 Euro'ydu. Kilise aklımda daha heybetli ve daha karanlık kalmıştı fakat geçen yıl Münih'deki  katedrali gördükten sonra sanırım burası daha makul büyüklükteydi.

Yukarıda yazdığım üç yeri aynı güne anca sığdırdık. Yorulduğumuz yerlerde mola verip kahvemizi içtik. Bu arada telefonlarımızdaki adım sayarımızın yazdığına göre her gün ortalama 10 km. yürüdük.
İkinci gün Paris planı yarına...


Hiç yorum yok: