27 Temmuz 2016 Çarşamba

PARİS'TE BEŞ GÜN ( LOUVRE - CONCORDE MEYDANI )


Paris gezimizin üçüncü gününe Louvre müzesini gezmekle başladık. Louvre müzesine giden her ölümlü gibi ilk tercihimiz Mona Lisa olacaktı. Müze 8.00 ile 18.00 saatleri arasında ziyarete açık. Salı günleri kapalı. 
15. Yüzyılda saray olarak yapılan bina Fransız ihtilalinden sonra müze olarak kullanılmaya başlanmış ve halen dünyada en çok ziyaret edilen sanat müzesi olma özelliğini taşıyor.
Biz piramitten içeriye girip yürüyen merdivenlerle zemin kattaki girişe yöneldiğimizde kızım, hoşnutsuz ama müze sevdalısı anneyi kırmamak için sabır gösteren fedakar evlat pozlarında benimle anlaşmaya çalışıyor.
"Çok uzun süre kalmayız değil mi?"

Bıraksa akşama kadar kalacağım, hatta ertesi gün, daha ertesi gün yine geleceğim ama ona duygularımı belli etmeden; "Hımmm"diye onayladım.
Devasa koridorlar Mısır, Grek, Roma, Mezopotamya salonlarına açılıyor. Hepsini belli bir süre içinde ve kızımı  sıkmadan yapmak istediğim için bazı bölümleri es geçerek resim galerilerinin bulunduğu kısma ilerliyoruz.
2003 yılında Louvre müzesini ziyaret ettiğimde Dan Brown'nın Da Vinci Şifresi kitabı yüzünden Mona Lisa tablosu yoğun bir ziyaretçi akınına uğramış ve belli bir sayıdan sonra ziyaretçi kabul edilmiyordu. Böylece benim de görme şansım olmamıştı. Şimdi bir heves tabloyu aramaya koyulduk. 
Aslında koridorların başında oklarla tablonun bulunduğu yer gösteriliyor fakat o kadar kalabalık ve o kadar çok koridor var ki bir bulmak zor. Salonları dolaşırken bir salonda duvardan duvara devasa büyüklükte masa ve etrafında oturan insanları betimleyen bir resim dikkatimi çekti. 

Büyüklüğü karşısında şaşkınlığımı gizleyemedim.Önünde bir müddet durup seyrettim. Sonra tekrar Mona Lisa'yı aramaya çıktık. Baktık olmayacak bir görevliye sorduk. Görevli bize biraz önce çıktığımız salonu gösteriyor. Biz kocaman resme bakarken tam arkamızdaki duvarda, baktığımız resmin onda biri boyutlarında Mona Lisa bize sırıtmakta. Yanına Yaklaşmak mümkün değil. Çoğunluğu Asyalı turistlerden oluşan müthiş bir kalabalık camekan içine muhafaza edilmiş Da Vinci'nin ölümsüz eserine bakıyor, resim çekiyorlar. Biz kusur mu kalalım? Aralardan geçerek tablonun önüne kadar varabildim ve kızıma bu resmi çektirdim. Başım göğe erdi.

Müzeden çıktığımızda hafif bir yağmur karşıladı bizi, kaçışan insanlara inat hiç istifimizi bozmadık. Buraya yakın olduğu için Concorde meydanına gideceğiz. 
Paris'te büyüklü küçüklü bir sürü meydan var, bunların en büyük ve ünlü olanı Concorde Meydanı. 

Concorde Meydanının ünü 1789 Fransız Devriminden sonra Fransa Kralı XVI. Louis'in ve eşi Marie - Antoniette'nin burada giyotin ile idam edilmeleri yüzünden. Bu idamların ve Devrimin anısına meydanın ortasına Mısır'dan getirilen Dikilitaş yerleştirilmiş. 1900 yılında devasa bir dönme dolap yapılmış ve hala faaliyette. Biz meydana ulaştığımızda  hayal kırıklığı yaşamadım desen yalan olur. Meydanın bir kısmı barikatlarla kapatılmış, bir kısmı yol çalışmalarından dolayı girilmez durumdaydı. Yine de meydanı baştan başa geçmeyi başardık. 
Adımsayarımız 10 km. yürüdüğümüzü söylüyordu ve biz iyice yorulmuştuk. 




Hiç yorum yok: