29 Haziran 2012 Cuma

MEZUNİYET TÖRENLERİ


Okulun bahçesinde üç kenara sandalyeler dizmişler.  Öğrencilerin oturacağı sandalyeler mavi beyaz giydirilmiş. Protokol'ün sandalyeleri plastik değil, okulun öğretmenler odasından ya da müdürün ve yardımcılarının odasından alınmış en önde sahnenin tam karşısında yaklaşık 15 koltuktan oluşuyor. Üşenmemiş üzerlerine "Protokol" diye yazmışlar.
 Mezun olacak öğrenciler özene bezene giyinmiş, saçlarını yaptırmış, makyaj yapmışlar. Kendi kızım da dahil olmak üzere ayaklarında üzerinde yürümekte zorlandıkları bir karış ayakkabılarının yerine babet veya sandaletler giymiş olsalardı çok daha sevimli ve yaşlarına uygun giyinmiş olacaklardı. Fakat bu yaştaki çocuklara bir şey anlatmak mümkün görünmüyor. Ben çocuğumu ikna edip topuksuz ayakkabı giydirdiğimde Nazlıcan ya da Merve topuklu giymiş olur. Kızım  da bir sene boyunca kendisi neden giymedi diye ensemde boza pişirecek. O yüzden riski alamadım, kızım da bir karış topukların üzerinde sallana sallana yürüdü. Ben düşmesin diye dua ederken başka bir anne dua etmeyi unutmuş olacak ki tombikçe bir kız kendisinin yarısı kadar annesine el sallayacağım diye ayağı kaydı ve gözümüzün önünde yere kapaklandı. Allahtan başına bir şey gelmedi ama bu utancı uzun bir süre unutamayacaktır.

İki öğrenci kız programı okudu. İstiklar Marşı ve Şehitlere saygı duruşu. Önce müdür, ardından İlçe Milli Eğitim Müdürü, ardından okul birincisi, konuşma yapacak. Okul kütüğüne plaket çakılacak, pasta kesilecek, içinde diploma olmayan temsili diplomalar dağıtılacak ve kepler fırlatılacak.
Saygı duruşunda Amerikan filmlerinde şehit düşen Amerikan askeri için çalınan marş çaldı. Birazdan 41 pare top atışı başlayacak sandım. Ne alakası var anlayamadım.
Önce müdür , sonra İlçe  Milli Eğitim Müdürü konuşma yaptı. İlçe Milli Eğitim Müdürünün işi de zor. Yıl sonunda bir sürü okulun mezuniyet törenine davet ediliyorlar, bazen gün içinde birden fazla okula gittikleri de oluyordur. Ne cumartesi günleri var ne pazarları. Acaba her okulda aynı konuşmayı mı yapıyordiye düşünmeden edemedim. İyi ki okulları karıştırmıyor.
Nihayet konuşmalar bitti ve diploma töreni başladı. Çocuklar beşer onar kürsüye çıktılar. İsimleri söylenen bazı çocuklar fazla alkış ve tezahurat aldı. Belli ki bu çocuklar okulun sevilen çocuklarıydı. Bu arada hemen herkesin oturduğu yerden kürsüyü görmeleri mümkünken bazı aklı evvel veliler ellerinde telefonları ile çocuklarını çekmek için kürsünün önüne doluştu. 
Sonunda törenin en güzel kısmına sıra geldi. Öğretmen; "Hazır mıyız?" diye sordu.
Çocuklar "Evet" yerine çığlığı bastılar.
Sonra üçten geriye sayıldı ve gökyüzü birdenbire maviye boyandı. Kepler yere düşerken aynı anda fırlatılan mavi balonlar gökyüzüne doğru havalandı. 
Gençlerin sevinçleri görülmeye değerdi doğrusu. Gözlerim doldu her zamanki gibi. 
 Üniversite mezuniyetini de görmeyi nasip etsin yüce Allahım.


Hiç yorum yok: