16 Nisan 2014 Çarşamba

ESKİDEN KUZEN Mİ VARDI?


Nev-i şahsına münhasır  bir kuzenim var.
Ne zaman arasam hastadır, ya doktordan geliyor olur, ya da başına garip bir şey gelmiştir. Üstelik nerede ilginç biri varsa onunla bir şekilde teması olur. Bilmediği bir sır, tanımadığı kimse yoktur. Kayın validesinin kendisi hakkında ne dediğini anlamak için gürcüce öğrenmiş, hiç çaktırmamıştır. Ailede babaannemden sonra Lazcayı en güzel konuşan odur. Okulda Fransızca öğrendiği için İngilizceyi hiç bilmemesine rağmen kafa göz yara yara derdini anlatır. Kamyon şoförleri gibi araba kullanır, sözünü sakınmaz ama kimse de ona kızamaz. Şeytan tüyü vardır onda.
Kendisine kuzenim diyorum ama çocukluğumun 10 yılını aynı evde geçirdiğimizden kardeşim gibidir. Şimdi bu yaşımızda ikincil kaygılardan uzak, birbirimize alınmadan kırılmadan çok iyi anlaşıyoruz Allah'a şükür.

Kuzenim emlakçi, bu yüzden çok kişiyi tanıyor. Sapanca'ya gittiğimde telefonundan portföyündeki satılık evlerin resimlerini gösteriyordu. Evlerden biri o kadar güzel ki bir milyon liram olsa hemen alacağım.(Fiyatından anlayın artık nasıl bir şey olduğunu.)
Sonra bu evin sahibiyle ilgili ilginç bir olayı anlattı.
İstanbul'da yaşayan bu aile Sapanca'da göl manzaralı bir arsa alıp üzerine şahane bir ev yaptırıyorlar, içini İngiliz tarzı mobilyalarla döşüyorlar. Evin beyi o kadar özeniyor ki içini döşemek bile uzun bir zaman alıyor.
Sonunda evin döşenmesi bitiyor fakat taşındıkları gün evin beyi vefat ediyor.
Evin hanımı: "Eşim burada yaşamayı çok istiyordu, hiç olmazsa burada gömelim." diyerek cenaze işlemleri için belediyeye başvuruyor.

Buraya kadar her şey normal görünse de işler biraz karışıyor. Belediyede bir telaş baş gösteriyor. Kasabadaki bütün imamlar mevtaya nasıl bir cenaze yapacağız diye telaşa düşüyorlar. Yıkamak lazım mı, kefen mi olacak, yoksa elbise mi? Cenaze namazı...
Tahmin edildiği üzere rahmetli olan kişi Müslüman değil.
Belediyede her kafadan bir ses çıkıyor, isteksiz olan imamlardan biri zorla ikna ediliyor. Epeyi bir hengameden sonra Müslüman mezarlığına mevtayı gömüyorlar.
Şimdi ipek yolunun geçtiği ve tarihi  kemeri ile ünlü mezarlıkta fatiha okuduğumuz ölülerimizin yanında bilmeden gayri Müslim bir merhumun ruhuna da fatiha okuyoruz.


3 yorum:

Uyuşuk Hayalperest dedi ki...

Benimde bu tanıma azcık yakın kuzenlerim var. konuşkan, atılgan, çekinmeden ağzına geleni söyleyen tarzda..
Pek muhabbetimiz yoktur. öyle arada sırada selam kelam işte. :)
Olay ilginçmiş gerçekten. Ama iyiki tersi bir olay olmamış diye düşündüm, ilk olarak. yani düşünsenize, müslüman biri başka bir mezarda defnedilmiş..

selma dedi ki...

Sanırım müslüman olan hiç bir eş bunu kabul etmezdi. O yüzden tersi mümkün değil gibi görünüyor. :)

Uyuşuk Hayalperest dedi ki...

Haklısınız. :)