15 Nisan 2014 Salı

BAHAR ÇARPMASI,


Sabahları kızımı okula bıraktıktan sonra parka gidip yürüyüş yapıyorum. Hem sabahın mis gibi havasını soluyor, hem de yeşillikler içerisinde güne güzel başlıyorum.
Bu sabah da kızımı okula bıraktım arabayla parka doğru gidiyorum, önümden geçen arabanın arka camı açıldı. 9-10 yaşlarında bir kız çocuğu elindeki peçeteleri dışarıya fırlattı. Son model bir araba, içinde Ray-Ban gözlüklü baba, kolej kıyafetli çocuk, peçeteler sokağa...
Para hiç bir görgüsüzlüğü kapatamıyor diye düşünürken sokağın sonundaki müstakil evin önünde haftanın en az 3 günü gördüğüm şeyi görüyorum. Şoför evin sahibinin arabalarını yıkıyor, yol su içinde. İki araba pırıl pırıl. Patron obsesif galiba diyerek geçiştirilecek bir durum değil, susuz bir yaz geçirme ihtimalimiz bu kadar yüksekken su israfına kayıtsız kalmamak gerek de Belediyeye şikayet mi etsem? Arabaların sahibi  "Faturasını ödüyorum size ne" derse yine de kamuya zarar veriyor diye yaptırım uygulanabilir mi?

Yoluma devam ediyorum ama hafiften gerilmiş durumdayım. Bir kaç sokak ötede ilköğretim okuluna çocuklarını bırakan veliler yolu tamamen tıkamış durumdalar. Okul kapısına en yakın yere park etme telaşıyla olmayacak yerlere arabalarını çekiyorlar. Klakson seslerine bakılırsa düğün konvoyu veya seçim arabaları zannedebilirsiniz. Herkes sinirli, biri arabanın camını açmış: Sana ehliyet verene mi kızayım araba alana mı?" diyerek bir kadın şoföre bağırıyor. Kadın hiç oralı değil, hem telefonla konuşuyor hem de park etmeye çalışıyor. Güç bela aralarından geçip yürüyüş yapacağım park yerine ulaşıyorum. Daha önce yazmıştım burası içinde yapay gölü bulunan kocaman bir park. Bir kilometrelik yürüyüş parkuru ve ağaçlar, yeşiller  arasında yollar var. Yürüyüş parkurunda hızlı hızlı yürüyen insanlar olduğu gibi sırf muhabbet etmek için gelen guruplar da var. 

Kalabalığa girmemek için parkın içindeki toprak yolda yürüyorum. Kafamı boşaltmak güne iyi başlamak niyetim; etrafa sadece bakmak, bir şey görmemek. 
Ördekler gölü bırakmış otların arasında dolaşıyor, doğa bütün renklerini göstereceği mevsime cömert davranmış. Laleler, Menekşeler, Yıldız Çiçeği, Gardenya...
Ağaçlarda yeşilin bin bir tonu, hatta kırmızı, pembe, mor çiçekli  ağaçlar; Kiraz çiçekleri, Erguvanlar..
Mutluluk, hüzün, karışık bir sürü duygu.. 
Bahardandır...

Zamanın nasıl  geçtiğini anlamıyorum bile. Arabama doğru yöneliyorum. Sabahki olumsuzluklar kaybolup gidiyor içimden ta ki dönüşte markete uğrayana kadar. 
Market kapısına yakın yerlerdeki otopark alanı engelli sürücüler için ayrılmış ama hepsi kafadan engelliler tarafından doldurulmuş. 
Kıbrıs'ta otoparkta görüp resmini çektiğim bir tabela aklıma geliyor.
...

3 yorum:

Uyuşuk Hayalperest dedi ki...

Resimler harika..
Dedikleriniz bir o kadar doğru.
Ve..
yeni görünüm güzel olmuş. Biraz geç açılıyor olsada. :)

selma dedi ki...

Teşekkür ederim :)
Bende de geç açılıyor ama bilgisayarımdan olduğunu düşünmüştüm. ):

eymenerdogan dedi ki...

Geçtiğimiz kış, kar yağdığı zamanlarda, Tophane otobüs durağının önüne Saint Benoit lisesinin servis arabaları park ediyor ve otobüs durağa yanaşamadığı için halk, otobüse binemiyordu. Polise şikayet ettim. 10 Dakika sonra servisler o noktada yoktu. Geçtiğimiz pazar günü de Tophane'den Karaköy'e giden yolda trafik olduğunu gören taksi şöförü, camı açık olduğu halde ağza alınmayacak küfürler eşliğinde tramvay yoluna girip son sürat ileri doğru gitti. Acele ile plakasını okuyup gereken yerlere şikayet ettim.
Selma teyze, bence siz de gereken şeyleri gerekli yerlere şikayet edin. Çünkü onlar biz şikayet etmediğimiz için sokakta araba yıkayabiliyor, tramvay yolundan gidebiliyor, otobüs durağına araç çekebiliyor, yola peçete atabiliyor. Saygı ve sevgilerimle :)