12 Ağustos 2013 Pazartesi

DEFTERİMDEN NOTLAR


Yılbaşından bu yana sınavlara hazırlandığım için kitap okumaya pek vaktim olmuyordu. Kitapçılara gittikçe gözüme kestirdiklerimi alıyor fakat okumaya zaman bulamıyordum. Nihayet Haziran ayından bu yana nasıl bir açlıkla okuyorum sormayın. Bir buçuk ay içinde Dan Brawn,; Cehennem, 6 Kıtadan; Timur Özkan, Hepimiz Birilerinin Eski Sevgilisiyiz; Tuna Kiremitçi, İlber Ortaylı; Seyahatnamesi, Edebiyat Mutluluktur; Zülfü livaneli, Osmanlı Sultanları, son olarak Kaiken; Jean- Christophe Grange.
Son iki yıldır okumadan uyuyamıyorum. Gördüğüm her kitabı okumak, bir şeyleri kaçırmak istemiyorum ama bu mümkün değil elbette. Benimki sadece sevgi ile tarif edilebilecek bir şey olsa gerek.

Eskiden kitaplarıma gözüm gibi bakar, uçlarını kıvırmaz, sadece aldığım günün tarihini atar itina ile okurdum. Şimdi tam tersine üzerinde yaşanmışlık hissi veren kullanılmış koltuklar gibi kitaplarıma da kendimden bir şeyler bırakmak istiyorum. Bana kazandırdıklarını anladığımı, hatta anladıklarımı yorumlayabildiğini kitabım bilsin istiyorum. Okuduğum kitaplarla aramda duygusal bir alışveriş oluyor. Artık hoşuma giden yazıların altını çizmekle kalmıyor, yanlarına notlar yazıyor, bilmediğim konulara soru işaretleri koyarak araştırıyorum. 

Geçen hafta Sapanca'da erkenden kalkıp balkona çıktım. Güneş henüz dağların arkasından yükselmeye başladığı için sabah serinliğinde balkon kanepesinde uzanıp kitap okuyordum ki annem içeriden çıkageldi. Üzerinde uçuk mavi yerlere kadar uzun bir gecelik, mavi çiçekli tülbendi başında, pembe beyaz yüzünde şaşkın bir ifade ile söylendi; "Yıllardır okuyorsun da ne oldu. Bir dinlen artık, okuyup ta ne yapacaksın." Ardından bir de "yazııık." deseydi Yalan Dünya'daki Vasfiye teyzeye benzeyecekti.
Okumanın beni dinlendirdiğini söyleyebilirdim ama onun yerine gülümsemekle yetindim.
Yanıma geldi oturdu. Bütün bir gece huzursuz ayak sendromundan dolanıp durmuştu. 78 yıldır ne eziyetler çekmiş, ne yükler taşımış ayaklarını avuçlarımın içine alıp okşadım. Zaman durdu, gerilere anılarımızın tozlu sayfalarına gitti fark etmeden. Anne kız sessizce dinledik sabahı.
Neler hissettim?
Bunları defterime not etmeliydim...




Hiç yorum yok: