10 Kasım 2012 Cumartesi

KASIM'DA KASIMPATI


2010 yılında en sevdiğim büyük kızım; ( Bunu söylediğim zaman zaten başka büyük kızın yok ki diyor. O da bana en sevdiğim annem dediği için misilleme yapıyorum.) "Neden blog yazmıyorsun?" demişti. O günden beri heyecanla, zevkle, keyifle yazıyorum.
Blogumun adını çok sevdiğim Kasımpatı çiçeklerinden esinlenerek "Kasımpatı Günceleri" koymuştum. İyi ki  koymuşum, değişik oldu ve bu isimle Google girince benim blogumdan  başka bir isim çıkmıyor. 

Sapanca'daki evimizde Eylül ayının sonlarında annemin farklı seçenekteki renkleri ektiğini düşünmesine rağmen ısrarla turuncu Kasımpatı çiçekleri açardı. Sonbahar renginde minik minik çiçekleriyle öyle hoş görünürdü ki içimiz açılırdı. Rahmetli babaannem tipik bir eski zaman kaynanası ya, bizim gibi düşünmezdi genellikle. Annemin ektiği bu çiçekleri sabahları erkenden budar, annemi çileden çıkartırdı. Çocukluk ve genç kızlık dönemlerimin Sapanca'sında vazolara taze çiçek koymak yerine üzeri çabucak tozlanan plastik çiçekler koymayı daha iyi bir şey sandığımız için budanmış Kasımpatıları boyunları bükük bahçenin bir köşesinde toprağa karışır giderdi. 

Kasım ayının ilk haftasını yaşadığımız bu günlerde gözüm Kasımpatılarını arar oldu. Özellikle turuncu minicik yapraklı olanlarını görünce içime bir sıcaklık doluyor. Sapanca'da yaşadığım kaygısız çocukluk günlerimi, sonra kendi çocuklarımın oynadığı bahçemde Sapanca'dan getirdiğim fidanları ellerimle yetiştirdiğim kasımpatılarını hatırlıyorum. Artık vazolarımda yerlerini almışlardı gerçi ama ben evimin dört bir yanını kaplayan asıl yerlerinde, dallarında  durmasından daha çok haz ediyordum. Üstelik onları sabahları erkenden budayıp beni çileden çıkartacak babaanne de misafir olarak geldiği evimizde çiçeklerden bir haberdi. 

Şimdi ne Sapanca'daki evimizde, ne de şu an ki evimde Kasımpatı var. Bir çiçekçi dükkanında bakışıyoruz zaman zaman birbirimize. Bazen elime alıp koklamak istiyorum. Zaten nicedir çiçeklerin kokularını alamaz oldum. Bu benim burnumdan kaynaklanan bir sorun değil, çiçeklerin kokusu kalmadı. En son ne zaman güzel bir çiçeğin kokusunu içime çektiğimi unutmuş olmalıyım.
Geçtiğimiz hafta sevgili arkadaşım Nesrin ile pazarda maydanoz alırken hiç kokmadığını fark edip almaktan vaz geçince satıcı adam eliyle ovup kokusunu çıkartmıştı. Bir buruk aldık kokusuz maydanozları.
Kasım ayında  nadir açan çiçeklerden biridir Kasımpatı, vazonuzda güzel durur, balkonunuzda saksılarınıza yakışır, hele bahçeniz varsa bahçenizde baharı yaşatır.
Hani "Kasımda aşk başkadır." derler ya; 
Kasım ayı Kasımpatı ile başkadır.






1 yorum:

Uyuşuk Hayalperest dedi ki...

Geçen alacaktık, unuttuk.
Böyle top top olmuşlar saksıda. Öyle güzel görünüyorlar ki. :)
Bahçede var, alınca ona aktarırız.