5 Temmuz 2011 Salı

SİMİT


Sabahları "Simiiet" sesiyle uyanıyorum. Yataktan kalkıp doğruca balkondaki kanepeye uzanıyorum. İlköğretim okulunu yeni bitirmiş çocuklar yaz harçlıklarını kazanmak için simit satıyorlar. Bazıları önceki yıllarda da aynı işi yaptıkları için oldukça deneyimli, kendi geliştirdikleri bir ahenkle bağırıyorlar. Bu yıl ilk kez simit satacak olanlar ahengi tutturamıyor. Deneyimli olanlar gibi evlerin bahçelerine kadar girip uyuyanları uyandıramıyorlar. Normal şartlarda bu müdahaleye kızması gereken evin erkekleri nedense simitçilere karşı hoşgörü içinde. Üzerlerinde beyaz atlet, camdan uzanıyor;
- Dün aldık ya lan kerata, bütün parayı simide mi vereceğiz, diyerek yolluyorlar çocukları.
Uzun sepetlerinde sıra sıra dizili simit kokusu burnuma geliyor her sabah. Simit kokusuyla mutlu olmak hoşuma gidiyor. Tatil dolayısı ile torunlar çocuklar gezmeye gelmiş. Karşımızdaki evden bir kadın sesi;
- Yine mi yatağa işedin sen, gel buraya!
Büyük ihtimalle sıcakta terlemesin diye sıfır numara kesilen kafası ile  6-7 yaşlarındaki bir çocuk evden fırlayıp arka bahçeye kaçıyor.

İnsanlar hayatlarını şehirde olduğu gibi dört duvar arasında değil bahçelerinde, balkonlarında herkesle paylaşıyorlar. Geceleri müzik sesleri dolduruyor her yanı. Mutlaka tanıdık birinin kına gecesi veya düğünü oluyor. Geç vakitlerdeki  havai  fişek gösterisine eskisi gibi kimse itibar etmiyor. 
Ablam annemin evini ele geçirmiş durumda. Ondan izinsiz adım atmak imkansız. Yalnız eşi ve çocuklarına değil bize de sürekli direktifler veriyor. 
İki kardeş evin dışını boyamak istiyoruz. İstediğimiz yeşil rengi bulana kadar Sapanca'da ne kadar boyacı varsa geziyoruz. Biz  boya yaparken annem yanımıza bir sandalye koymuş talimatlar veriyor. 
- İyi olmuyor, doğru düzgün sürün. Ah ah ben biraz daha genç olacaktım ki nasıl güzel yapardım. 
Ablamla bakışıp gülüyoruz. Bizim evin çalışkanı her zaman rahmetli babaannem olmuştur. Annem pek boya badana yapmazdı ama bunu yüzüne vurmuyoruz. 
Yoldan geçen tanıdıklar; "Aferin." diyorlar ve ekliyorlar; "Bahçeyi de temizleyin, adam boyu ot  olmuş bahçede."

Sapanca'da ne iş bitiyor ne hareket. Fırsat bulup evlenmeden önceki iş arkadaşlarımla buluşuyorum. Ruhlar genç, bedenler değişmiş ama bu değişimi kabul etmemiş gibi davranıyoruz. Bazı arkadaşlarımda gözle görünür bir mutsuzluk seziyorum. Dışarıdan görülmeyen hikayesini merak ediyorum.
Benim hikayemi merak ettiler mi bilmiyorum.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

MUTLAKA ETMİŞLERDİR:)))))))))))) T.K