Aslında Sevgililer günü ile ilgili bir yazı planlamıyordum. Ama yazmadan olmayacak.
Ablamla birlikte doktordayız. Doktor muayaneden sonra "10 Şubat ile 17 Şubat arasında doğumu bekliyoruz. Bu aralarda bir gün kararlaştıralım." dedi. Ablam atılarak kendi doğum günü olan 12 Şubat'ı önerdi fakat doktor birkaç gün sonra da olabileceğini söyleyince 14 Şubat'ta karar kıldık. Sevgililer Gününe denk gelmesi de ayrıca isteğimiz doğrultusunda oldu. Annem; "Allahın işine ne karışıyorsunuz. Bırakın bebek istediği zaman gelsin." dese de bir daha normal
yollardan çocuk doğurmayı düşünmediğim için ciddiye almadım.
Ablamla birlikte doktordayız. Doktor muayaneden sonra "10 Şubat ile 17 Şubat arasında doğumu bekliyoruz. Bu aralarda bir gün kararlaştıralım." dedi. Ablam atılarak kendi doğum günü olan 12 Şubat'ı önerdi fakat doktor birkaç gün sonra da olabileceğini söyleyince 14 Şubat'ta karar kıldık. Sevgililer Gününe denk gelmesi de ayrıca isteğimiz doğrultusunda oldu. Annem; "Allahın işine ne karışıyorsunuz. Bırakın bebek istediği zaman gelsin." dese de bir daha normal
yollardan çocuk doğurmayı düşünmediğim için ciddiye almadım.
Irmak Naz bol karlı bir şubat'ta dünyaya geldi.
Bazı çocuklar şansı ile doğarlar. Onun doğduğu yıl ailemizde güzel olaylar yaşadık, sakin sorunsuz bir çocuk oldu.
İyiki doğdun Irmak.
Sevgililer günü söylemlerini ilk kez 1985 yılında duydum. Eskişehir'e halamı ziyarete gitmiştim. Kuzenlerim bu günde gençlerin ellerinde dallarla hoşlandıkları kıza hafifçe vurduklarını anlattılar. Fakat gençlik heyecanı ile kızlara dallarla hafifçe vurmayı abartan gençler tarafından dövülen kızların olduğunu gülerek anlattılar.
Yani ben Sevgililer gününü erkeklerin kızları sopalarla dövmesi olarak algıladım. O gün hiç dışarı çıkmadık. Halamın balkonundan bakarken yollarda ellerinde ağaçlardan kopardıkları dallarla gezen gençleri seyrettik. Sonraki yıllarda Hıncal Uluç'un her sevgililer gününde anlattığı hikayeyi okudum.
Hani Sevgililer Gününde eşinin o güzelim saçlarına sedef toka alabilmek için köstekli saatini satan adam eve geldiğinde eşinin saçının kısacık kesildiğini görür. Eşi de çok sevdiği köstekli saatine zincir almak için saçlarını kesip satmıştır.
Ben Sevgililer Günü fikrine karşıyım falan demeyin. Bir sevdiğiniz varsa arayın sevdiğinizi, onun sizi sevmesi önemli değil. Sevgi tek kişiliktir çünkü, karşılık beklenmemeli.
Sevgiliniz yok mu?
Annenizi, babanızı, arkadaşınızı, kardeşinizi, dostunuzu arayın.
"Seni Seviyorum" deyin.
Kendinizi de "Seni Seviyorum" dediğiniz kişiyi de mutlu edin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder