Medine temizlik sırasında seslendi;
"Abla şarkı söylersem
rahatsız olur musun?" Yardımcım iş yaparken şarkı söyleyebiliyorsa
yaptığı işten hoşnut demektir, nasıl rahatsız olabilirim ki? Bilakis
memnun olacağımı söyledim.
"Ama Kürtçe şarkı söyleyeceğim."
Üç
yıl önceki yardımcım Karadeniz şarkıları söyleyerek iş yapardı, 6 yıl
önceki Rusça şarkılar söylerdi. Hele bir Trakyalı yardımcım vardı
şarkıyı bırakır ıslığa başlardı.
"Şarkının kürdü, türkü, lazı mı
olur? Ne istiyorsan söyle" dedim ama bir yandan da üzüldüm. Bu kadar
ayrışmaya girecek süreç nasıl başladı, neden bu aşamaya geldik? Medine rahatsız olacağım fikrine nasıl düşmüştü?
15
yıl önce iş yerimizde çalışan muhasebecimizin düğününe davet
edilmiştik. Düğün yemeğinde kürtçe şarkılar eşliğinde halay çekilmiş,
biz bile o halaya ayak uydurmuştuk. Aynı düğünde harmandalı da oynandı,
Ankara miskette.
2003 yılında Londra'ya arkadaşımın yüksek lisans
yapan oğlunun evine ziyarete gittik. Arkadaşımın oğlu kız arkadaşı
ile birlikte bizi havaalanında karşıladı. Havaalanından eve giderken
sohbet esnasında kız nereli olduğumu sordu. Sapanca'lı olduğumu
söyledim. Sakarya'nın bir kasabası olduğunu ilave ederek. Ben de ona
nereli olduğunu sorduğumda "Dersim" diye cevap verdi. Yolculuğun
verdiği yorgunluk da olabilir, o anda hatırlamadığım için de olabilir
bilemeyeceğim;
"Dersim Tunceli değil miydi? "diye sordum.
"Hayır,
oranın adı Dersim." diye kızgınlıkla cevap verdi ve orada kaldığımız 10
gün içinde ne zaman yanımıza gelse benimle doğru dürüst konuşmadı.
Dersim'i bilmediğim için gözünden fena halde düşmüştüm. Dersim'le ilgili dersimi vermişti kendince bana.
Bir
zamanlar Yeşilköy Yat limanının karşısında Le Chateau isminde bir
restoran vardı. Belki hala var bilemeyeceğim. Orada hafta sonları
Yunanca şarkılar çalar, insanlar haftalar öncesinden bu eğlence için yer
ayırtırdı. Kurtuluş savaşından bu yana düşman olarak bahsettiğimiz
yunanlıların müziği eşliğinde sirtaki oynayıp, tabak kırıyoruz da aynı
dinden aynı topraktan harmanlandığımız Kürt müziğine neden tepki
vereceğimiz düşünülüyor?
Birileri bizim üzerimizden bizim dışımızda planlar yapıp oynamamızı istiyor.
Sahne orada, oyuncular karşılıklı birbirlerine bakıyorlar.
Bu oyunu bozmak elimizde,
Kardeşçe yaşamak, birlikte şarkı söylemek, halay çekmek için oyunu bozmamız gerekiyor.
Yoksa ne şarkıların tadı kalır, ne de halay çekmek için tutulacak el.
3 yorum:
Selma hanim,
öncelikle bloguma birakmis oldugunuz o güzel yorumunuz icin tesekkürler ediyorum. Iyiki yolunuz düsmüs böylelikle bende sizin blogunuzdan ve güzel yazilarinizdan haberdar oldum:)
Yazinizdaki yönelik ise söylenecek cok sey var hakikaten. Biz Türkler öyle cokda fazla ayrim falan yaptigimiz yok. Hatta dediginiz gibi gecmisde düsman oldugumuz ülke insanlariyla bile barisik yasayabiliyoruz ama ne yazikki bazi insanlar cok seviyor geriden yasamayi. Bilirbilmez sadece bir tarafa yüklenip sanki her olay tek tarafli yasanmis gibi göstermeyi.Bazi olaylar etki tepki meselesi olabiliyor.Dünde kalan olaylari bu günün anlayisiyla yargilamak mümkün degil. Bu tüm ülkeler icin gecerli.
Keske artik ileriye bakilabilinse.Birarada yasayip elele ileriye dogru yasamak ve üretmek varken eski acilari kanatmanin ne lüzümü var sanki?
Amac farkli olunca eski yaralarin desilip insanlari iyice birbirne düsürmek lazim tabii.
Allah sonumuzu hayreylesin.
Ayni düşünceyi paylaştığım insanların gittikçe çoğalması beni nasıl mutlu ediyor bilemezsiniz.
Saygılarımla..
t.k
Yorum Gönder