22 Kasım 2011 Salı

KASIMPATI


Yine bir Kasım ayının sonları.
Sarı, turuncu, beyaz, kırmızı renkleriyle Kasımpatı sarmış her bir yanı. Bu bloga adını veren kasımpatını doğduğum evde kapımızın önündeki bahçeye ekerdi babaannem. Çeşmenin hemen yanındaki yerini o kadar severdi ki bir yıl önce sakladığımız tohumlar geçen yıla inat daha güzel çiçekler açardı. Sevgili babaannem bu sefer de "Bu çiçekler bütün bahçeyi sardı" diyerek bir kısmını budar annemi çileden çıkartırdı. Küçücük kasabamda bahçeden çiçek kesip vazolara koymak adeti yoktu o zamanlar. Bahçedeki onca güzel çiçeğe rağmen vazoları üstü tozlu plastik çiçekler süslerdi.
Aradan uzun yıllar geçti evimizin bahçesinde yazın yeterince sulanmadıysa küçük kalmış, bazen de kocaman turuncu kasımpatılarımız hep oldu. Kasım ayının soğuğunda içimizi ısıtmak istercesine, inatla açtı, çoğaldı. 
Sonra kendi evimin bahçesinde ektim kasımpatılarını rengarenk. Solmuş yapraklarını ayıkladım, gereksiz dallarından kurtardım, suladım her istediğinde. Kasımpatıları da sevgimi karşılıksız bırakmadı. En güzel renklerini benim bahçemde açtı. Yazın bir kök kalan gövdesi sonbaharla birlikte canlandı, evin dört bir yanında hayat buldu. Bazı yıllar Kasım ayını beklemeden açtı, yazdan kalma bir gülün veya bir karanfilin arasında, bazı yıllar yılbaşında bile bembeyaz karların arasından güneşi aradı.

Arkadaş ziyaretlerimin çiçeği oldu bir demetle, bazen de öğretmenlere hediye oldu kızlarımın elinde.
kasımpatı ektiğim, topladığım yıllar hep mutlu geçti günlerimiz. O yüzden mi bilinmez, nerede görsem bir tebessüm oturur yüzüme.
Şimdi Kasımpatı mevsimi.
Bahçenizde varsa ne mutlu size.
Sayet yoksa vazolarda misafir olsun evinize.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

bende çok severim kasımpatıları t.k