"Mina Urgan'ın kitabı sakıncalı bulundu" diye yazıyordu gazetede.
Bu yaşıma kadar okuduğum yüzlerce kitabın içinde ilk beşe girecek "Bir dinozorun anıları" nasıl olur da sakıncalı bulunur diye merakla haberin devamını okudum.
Milli Eğitim Bakanlığı içkiye özendirmesi ve din konusunda kuşku yaratması gerekçesiyle Lise öğrencilerinin okumasına müsaade etmemiş.
Hafızamı yokladım, kitabın içinde dini kötüleyecek neler olduğunu hatırlamaya çalıştım, bulamadım, hatırlamadım.
Benim Mina Urgan hakkında hatırladığım 1915 yılında doğmuş İstanbul Üniversitesi İngiliz edebiyatı Profesörüydü. İçlerinde Shakespeare de dahil olmak üzere bir çok yazarın kitaplarını türkçeye çevirdi, ölmeden önce de anılarının yer aldığı "Bir Dinozorun Anıları" ve "Bir Dinozorun Gezileri" isimli iki anı kitabı yayınlandı. Bir Dinozorun anıları 94 baskı yaptı. 83 yaşında yazdığı iki kitapla en çok okunan yazarlar sıralamasına girdi. Çok satmasına hayret ederek; "Allah Allah neden bu kadar sattı" diyecek kadar dürüsttü.
Aşkı severdi dizeler yazardı sevdiğini anlatan;
"Sesini duyunca
ötüşmeye başlar
göğüs kafesimdeki
o suskun kuşlar."
Soyadı için söyle yazmış kitabında; ‘‘Bizim aile bireyciydi. Herkes kendi soyadını kendi seçti. Ben,
‘‘Erdemli’’, ‘‘Çalışkan’’ gibi manevi anlamlar taşıyan bir soyadı değil,
içinde çok sevdiğim ‘‘U’’ harfi bulunan bir nesne adı istiyordum. O
zaman arkadaş grubumuzda olan Necip Fazıl Kısakürek, Urgan'ı önerdi. Anadolu'da ip anlamına gelen urganın, solculuğumdan dolayı bir gün
nasılsa asılacağım için bana ayrıca uygun olduğunu söyledi.’’
Ölmeden
yaklaşık bir sene önce bir röportajında ''İnsanlarin genç yasta öldüğü
bir dünyada, daha fazla yasamak onlara haksizlik gibi geliyor, zaten
yaşayacağımı yaşadım ben.''
Çocukluğunda Mustafa Kemal ile vals yapmış, Büyükada'da sürgünde bulunan ve balık tutmakta olan Troçki'nin (Bolşevik siyasetçi, devrimci) teknesine kadar yüzmüş.
Dönemin aydınlarıyla birlikte otobüs kiralayıp Rusya'ya giderler. O
zamanlarda belli bir miktarın üzerinde nakitin yurt dışına çıkarılması
yasak olduğundan, Mina Urgan da yanına devletin ona izin verdiği kadar
para alır. Ancak otobüs sınırdan geçince herkes orasına burasına
sakladığı paraları çıkartınca anlaşılır ki bir tek kendisi bu kuralı
uygulamıştır.
Sınırlı parası da kısa süre içinde biter ve içecekler
otel fiyatına dahil olmadığı için akşamları teker teker arkadaşlarının
yanına giderek onlardan kendisine içki ısmarlamalarını ister. Bu hikayesini
"Bu yaştan sonra konsomatrislik de yaptım" şeklinde, kendine has
üslubuyla dile getirir.
"Eğer bana profesör olarak çalışırken ya da emekliyken az çok rahat
yaşayabilmem için ayda şu kadar para gerekiyorsa; çöpçü Ahmet efendiye
de aynı miktarın gerektiğine inanıyorum. Kafa işi yapanlarla kol işi
yapanlar arasında ekonomik uçurumların açılmasına katlanamıyorum. Çünkü,
kendi suçu olmadan, salt ailesinin ekonomik durumundan ötürü, kol
işçisi Ahmet efendiden kafasını işletmek olasılıklarının esirgendiği
için, onun benim gibi profesör değil de çöpçü kaldığını düşünüyorum ve
bu yüzden de ömrü boyunca benden daha az para kazanarak
cezalandırılmasına gönlüm razı değil."
diye yazan bir yazar lise öğrencileri için sakıncalı bulunmuş.
Bazı insanlara öldükten sonra paye veririz ama öldükten sonra payesi alınan birine hiç rastlamamıştım.
Bu ilk oldu.
1 yorum:
Selma hanım,
Daha neler görürüz biz bu ülkede de bugünleri ararmıyız acaba?...
Sevgiler,
Bengi
Yorum Gönder