1 Haziran 2011 Çarşamba

KALP


Gülmek, ağlamak, kızmak, nefret etmek, umutlanmak, heyecanlanmak, acı çekmek, sevinmek.. 
Daha nice farklı hislerle yumruk büyüklüğünde bir kalple yaşıyoruz. O yumruk büyüklüğündeki kalbe dolduruyoruz dünyalara sığmayan hislerimizi.
Acıya dayanıyor kalp, üzüntüye, isyana, korkuya. 
Bazen bir yük biniyor üzerine tonlarca. Omuzlarda değil kalplerde taşıyoruz dünyanın yükünü. Bazen kalbimiz kelebeğin kanatlarında uçuyor hafifçe, ya da fırtına hızında çarpıyor göğüs kafesimize.
Bir yumruk büyüklüğünde yaşamak deryalar kadar geniş oluyor bazen, kimi zaman da bir çakıl taşı gibi kayboluyor bedenimizde.
Gören gözleri vardır kalbin pek bilinmese de.
Hz.Ali; "Kalp kör olduktan sonra gözün görmesinde pek yarar yoktur" dememiş mi?

Bazen de konuşur kap içindekileri döker anlamak bilmeyene.
Ben demiyorum Goethe söylüyor; "Kalp ne ile doluysa dudaklardan o dökülür."
Ve devam ediyor; "Kalbini açtıklarına dudaklarını kapama."
Kazanılması zordur kalbin kendisi istemedikçe. 
Bazen yorgun düşer kalp, bazen takılır kalır, kırılıp hırpalananda odur, şımartılıp pohpohlanan da.
Yaradılışımızda ilk hissedilendir kalp, öldüğümüzde son atan da.

Hiç yorum yok: