7 Haziran 2011 Salı

ORADAN BURADAN


Arabama marketin önünde park edecek yer arıyorum. Her yer dolu, tam ikinci bir tur yapacağım sırada önümdeki arabaya doğru bir kadın ve iki çocuğu geliyorlar. Hemen durup arkadaki arabalar için sinyal verip, kadının arabayı çıkartmasını bekliyorum. O sırada telefonu çalmış olmalı ki bana bakarak konuşmaya başladı.
Kadın benim onu beklediğimi gördü ve işi ağırdan almaya başladı. Arabasına binmeden dört tekerleğine de baktıktan sonra kocaman çocuklarına kapılarını açtı, onların oturmasını bekledikten sonra arka bagajı açarak bir şeyler yaptı. Ağır adımlarla kendi kapısını açarak oturdu. Sanki arabayı marketin önüne  koyan kendi değil de başkasıymış gibi koltuğunu düzeltti, arkadaki çocuklara bir şeyler söyledi.
Nihayet arabayı çalıştırdığında hemen çıkacak diye ümitlendim, nerede?
Bu sefer de araba çalışır vaziyette bir süre daha durunca dayanamayıp ilerledim. Tesadüf bu ya o sırada park etmiş başka bir araba da çıkmak üzereydi, onun çıktığı yere park ettim. Arabayı stop ettirip baktığımda kadının nihayet arabayı bulunduğu yerden çektiğini gördüm. Arabasını geri çekti, başka bir araba onun çektiği yere geçti.
İki arabadan iki kadın da indi ve birbirlerine sarıldılar, konuşmaya başladılar.
Sanırsam benim bir arkamdaki kadın çıkmak üzere olanın arkadaşına telefon edip oyalanmasını söylemiş. 
Bela okumak istedim, babaannem geldi aklıma; "Sakın bela okuma, döner dolaşır seni bulur."

Sabah yürüyüşlerimiz esnasında bankamatiklerde işimiz varsa arkadaşımla onları da halletmeye çalışıyoruz. Yine böyle bir sabah bankamatikte sıramızı beklerken elinde sigarası ile işlem yapan adama yandaki bankamatikte işlem yapan adam müdahale etti.
- Sigaranı öbür eline al kardeşim rahatsız oluyorum.
- Burası açık alan nasıl rahatsız olabilirsin ki?
Rahatsız olan  öfke ile homurdandı;
- Sigara içmek kanunen insanlara yasak, tabi insanlara..
Allahtan diğeri bu sözü kavrayamadı yoksa banka önünde tekme tokat birbirlerine girişeceklerdi.

Arkadaşlarla kahve içiyoruz. Yanımızdaki masada bir kadın kahveyi getiren gence bas bas bağırmaya başladı.
- Bu nasıl orta şekerli kahve, burada bir kez olsun istediğim şekilde kahve içemedim. Nerede senin müdürün onu çağır bana.
Görevli çocuğun bakışlarındaki anlamı görebildim. O bakışlar şöyle diyordu;
-"Kahvemizi beğenmiyorsan  gelme."

Arkadaşımla uzun bir yürüyüş yapmışız, yorgun ama mutluyuz. Dönüşte arkadaşımın havuzuna gidiyoruz. Ağzımız kulaklarımızda, neşemiz yerinde. O sırada arkadaşımın bizden epey yaşlı bir komşusuna rastlıyoruz havuzun başında. Kadın arkadaşımı görünce daha selam sabaha başlamadan  hafta sonu yapılan apartman toplantısına neden gelmediniz diye bas bas bağırıyor. Öğretmenin sınıfa geç kalan öğrencisini azarlaması bile bundan iyidir. Arkadaşım kadının yaşına hürmeten susuyor. Gözlerinde "Günümüzü mahvettin, Allah belanı versin." hislerini görüyorum.
Babaannem geliyor aklıma; "Bela okuma döner dolaşır seni bulur."

Hiç yorum yok: