9 Mart 2011 Çarşamba

RUHSAT


Büyük ve çılgın kızım nihayet Avukatlık ruhsatı alacak.
Ben gururla karışık hoş bir sevinç yaşarken o "Acaba ne giysem?" derdine düştü.
Aslında ne alacağını biliyor ama biraz da benim onayım olsun istiyor. O yüzden çıktık yola.
İstiklal Caddesi ana baba günü. İnsan seli bir aşağıya bir yukarıya akıyor. Oldum olası böyle kalabalıklardan hoşlanmadığımı bilen kızım bütün sevimli tavırlarını sergiliyor. Biraz mağaza gezdikten sonra bir kaç gün önce  kendi beğendiği elbiseyi alıyoruz. Yorulduğumu anlayınca;
- Bak seni nereye götüreceğim? diyerek Halep pasajı'na doğru ilerledi. Pasaj içlerindeki yerler pek hoşuma gitmez, bu yüzden yüzümü buruşturdum.
- Hemen yorum yapma bekle biraz, dedi. Bu arada arkadaşları ile buraya geldiklerinden bahsetti.
"Yarı yaşımdaki bir neslin tercih ettiği bir yeri  beğeneceğimi nasıl düşünüyor acaba?" diyerek arkasından seğirttim. Halep pasajından girince önümüze çıkan merdivenlerin sonunda hoş bir mekana girdik. 
Adı "Krepen."

Caddeye sıfır binaların arka bahçeleri gibi arkada açık bir mekanı şık bir şekilde değerlendirmişler. Sanırım yazın bir vaha gibi olan bölüm kışın da kullanılsın diye ısıtıcılarla donatılmış. Tavan açılır kapanır şekilde ayarlanmış.
Kızım "Ben sana dememiş miydim?" dermişçesine bakıyor.
"Sana dememiş miydim?" sözünü genelde anneler söyler ya fırsat bulmuş tadını çıkarıyor.
Bu arada "Hizmet biraz ağırdır" diye uyardıysa da yeni nesil her şeyi  Fast Food'la kıyasladığı için önemsemedim. Hakikatten servis yerinde, yiyecekler lezzetliydi. 
Anne kız güle neşe yemeğimizi yedik. Politikadan, modadan, gelecekten, eski anılardan bahsettik.
Krepen'den çıkarken koluna girdim. Pek hoşuna gitmedi ama her zaman söylediği sözü tekrarladı.
"Bana  sürpriz ne hediye alacaksın?"

Hiç yorum yok: