Sabah Şiddetli bir migren ağrısı ile uyandım.
Gece rüyamda ölmüş birini görmemle sabah migren ağrısı çekmem arasında bir bağ var mı bilemiyorum ama tatsızım.
Hazır rüyalardan sıkıntıdan bahsetmişken şu sıralar okuduğum başucu kitabımdan bahsedeyim.
"Yaşanmış Esrarengiz Olaylar." Gizemli hayatlar, tekinsiz evler, gerçekleşen rüyalara meraklıysanız ilginizi çekebilir. Bu kitabı "Beyefendi'nin" kitapları arasından buldum. Okuduğu kitap türlerine pek benzemediği için ne niyetle aldığını sorduğumda önce "Benim değil o kitap senindir herhalde" diye benimle kafa buldu. Ben de gaza gelip benim olmadığı konusunda iddia edince ses çıkartmadı. Yani daha kitabı okumadan kitap gizemini korumaya başladı.
Sahi kimin bu kitap?
Yasemin ve Ergun Candan 19 yılda hazırlanmış belgeleri, araştırmaları Sınır Ötesi Yayınlarından kitap haline getirmiş. Türkiye genelinde meydana gelen, normal yollarla açıklanmayan olayların "Parapsikoloji" ile olan bağlantıları anlatılmış.
Yazar Pınar Çekirge anlatıyor;
"Bir kitap yazmaya başlamıştım. Yazdığım öykünün kahramanı çok yakın bir arkadaşımdı. Onun yaşamından ilham alarak yazıyordum. Öykünün sonunda bir araba kazası oluyor ve kahraman ölüyordu. Kitabın yayınlanmasına 4 gün kala aynı kitabımda yazdığım gibi korkunç bir trafik kazası gerçekleşti. Maalesef o kazada arkadaşımı kaybettim. Kazanın oluş şekli bile aynı kitabımda yazdığım gibiydi."
Yer Çanakkale 10 Ağustos 1915
Çanakkale Şavaşı sırasında Gelibolu yarımadasını Yeni Zelanda ve Avusturalya'dan getirdikleri askerlerle kuşatamayacaklarını anlayan İngiliz komutanı Sir Hamilton, İngiltere Kraliyet Norfolk alayını Çanakkale'ye getirdi. Önde Yeni Zelanda askeri, ortalarda Norfolk alayı olduğu halde Küçük Anafartalar ovasından Tekke ve Kavakteperine doğru ilerlemeye başladılar. Bozguna uğrayan ilk alayın arkasından Kraliyet Norfolk alayı 22 Yeni Zelandalı Sahra Birliğinin gözü önünde tepeye doğru çıkmaya başladı. Tepenin tam ortasında birdenbire ortaya çıkan bir bulut 267 askeri içine aldı. Son asker de gözden kaybolunca bulut yavaş yavaş yükselerek rüzgarın tam tersi istikametinde gözden kayboldu.
Çanakkale savaşı İngiliz'lerin bozguna uğraması ile sonuçlandı. 1918 yılında Anadolu işgal edildiğinde İngiltere'nin ilk talebi kaybolan taburun iadesi olmuştu. Fakat Türkler böyle bir taburun varlığından haberleri olmadıklarını bildirdiler. Savaştan 50 yıl sonra olayın görgü tanıkları bu olayı bir çok yerde anlatmaya başladı. Günümüzde hala dünyanın çeşitli yerlerinde bir çok kitap ve dergilerde bu olaya geniş bir şekilde yer verilmektedir.
Semra Özal anlatıyor;
"Turgut Bey öldüğünde Ankara'dan apar topar istanbul'a taşındım. Taşınma esnasında Turgut Bey'in çok değer verdiği bir masa saati bozuldu ve çalışmaz hale geldi. Bu saatin manevi değeri çok olduğu için İsviçre'ye götürüp tamir ettirmeyi düşünüyordum. Bir gece yatarken aniden evin ışıkları yanıp sönmeye başladı. Uyandım ve yandaki saate gözüm gitti. Saat birden kendi kendine kuruldu ve çalışmaya başladı."
Bu da benden;
"14-15 yaşlarındaydım. Bir akrabamızın Çınarcık'ta yazlıklarında kalıyordum. Aynı siteden yaşıtım bir kızla arkadaş olmuş, her gün onunla yüzüyorduk. Yine yüzdüğümüz bir gün biraz açılmışız. Birdenbire deniz dalgalandı. Aslında büyük dalgalar değildi ama arkadaşım panik oldu. O heyecanla boynuma sarıldı. İyi yüzmeme rağmen benden hayli kilolu ve boynuma sarılmış birinin ağırlığından dolayı hem nefes alamıyor hem de su yutuyordum. O anda birden yükseldiğimi ve aşağıda iki kızın suya batıp çıktığını gördüm. Hiç bir şey hissetmiyor sanki bir sinema sahnesini seyrediyor gibiydim. Kızlar suya dalıp çıkarken kıyıdan iki adamın yüzerek onlara yaklaştığını gördüm. O anda biri elimi tutup çekti. Bir anda kendimi suda öksürürken buldum. Bizi kıyıya getirdiler. Bol miktarda su yutmuştuk, korkmuştuk. Yuttuğum tuzlu suyun etkisi ile ciğerlerim yanıyordu. "Yukarıdaydım, Yukarıdaydım." dediğimi hatırlıyorum. Etrafımızı saranlar sayıkladığımı sandılar. Ertesi gün eve döndüm ama bu olayı hiç unutmadım."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder