Küçüklüğümde hatırladığım kadarı ile itibarlı misafirlere ikram ederdik kahveleri. Çocukların içmesi yadırganır, genç kızların içmesi hoş karşılanmazdı. Ama kahvenin kültürümüzde hep değerli bir yeri oldu.
Kahvenin ilk bulunduğu yer Habeşistan'ın Kaffa yöresi olduğu söyleniyor. 14. yüzyıldan sonra bilinmeye başlanmış. Hatta ilk zamanlarda keyif vermesinden dolayı içki ile eş değer tutulmuş. Kahve ağacının çekirdeklerinin kavrulup öğütülmesiyle oluşan karışım sütle ve suyla içilir olmuş.
Dünyada petrolden sonra en fazla ticareti yapılan ürünmüş.
Sadece 2004 yılından bu yana Anamur ve Mersin'de 16 dönümlük bir alanda kahve ekimi yapıldığı halde Türk Kahvesi neden bu kadar biliniyor?
Türkiye'deki en eski kahveci 1871 tarihinde kurulan Kurukahveci Mehmet Efendiymiş.
Peki Türkiye'de yetişmediği halde Türk kahvesini bu kadar ünlü yapan ne?
Meğerse pişirilmesiymiş.
Odun kömüründe ağır ağır pişirilen köpüklü kahvenin tadı başka bir tatla mukayese edilmezmiş.
Adam her zaman gittiği kahvede içtiği kahveye zam geldiğini fark etmiş. Duvarda da şöyle bir yazı var;
"Kahve Yemen'den gelir, yolu ırak
5 lira yermedi 5 daha bırak."
Adam sinirlenmiş. Hemen yazının altına şunları ilave etmiş;
"Kahve Yemen'den gelir yolu sapa,
5 lira yetmediyse dükkanı kapa."
Bu yazıyı orta şekerli bir türk kahvesi eşliğinde yazdım. Hadi üşenmeyin dışarıda kar var, elinizde sıcacık bir kahve ile içinizi ısıtmaya ne dersiniz?
2 yorum:
merhabalar:)
ne hoş bir sayfa bu böylee..
çok güzel bilgiler bunlar:)
çok farklı bir tınısı var sayfanızın,yazılarınızın..
:)
seve seve takipçinizim artık..
bende sizi bekliyorum sayfama,kulvarlarımız farklı olsada..
kucak dolusu sevgiler..
:)
Benden de merhabalar,
Ne hoş bir yorum böyle, memnuniyetle sayfanıza misafir olabilirim. saygılarımla..:)
Yorum Gönder