TÜRK KASI

"Ye dua et sev" filmi bana malzeme oldu.

Filmin bir sahnesinde Julia Roberts pantolonunun fermuarını çekemeyince "Türk kası yaptım." diyor üzülerek.

Bu lafı hayra yormadım tabi. Çünkü yabancı bir filmde Türk  veya Türkiye adı geçiyorsa pek hoş şeyler olmuyor.

Sanki göbekli erkekler sadece bizde varmış gibi bize atfen "Türk kası" diyorlar. Yahu Almanların bira göbeklerine kimse neden bir şey demiyor?

Sadece bununla kalsa iyi. Şayet filmde Türkiye çekiliyorsa fesli sarıklı adamlar, İstanbul'un izbe köşeleri, çöpler, çirkinlikler, o güzelim camilerimizi bile doğru açıdan çekmiyorlar.

Varsa yoksa Kapalıçarşı. Tamam Kapalıçarşı'ya bir itirazım yok ama o koca çarşıda hiç mi doğru düzgün adam yok. Herkes mi turistleri taciz edecek kadar ısrarcı davranıyor? 

Discovery kanalda Kırkpınar yağlı güreşlerini anlatan bir belgesele rastladım. Belgesel akıllara durgunluk verecek gibiydi. Hiç abartısız aynen şu görüntüler vardı; 

İki pehlivan güreşiyor. Biri elini diğer pehlivanın kispetinin içine sokmuş devirmeye çalışıyor. Kamera öyle bir çekmiş ki Rütük nasıl gözden kaçırmış anlamadım. Ya da ben tam başını kaçırdığım için 17 yaş sınırı yazısı vardı da görememiş olabilirim.

Benim yazmak istediğim güreş değil, güreşi seyredenler.

Yaşlı çok zayıf bir adam kameraya gülüyor. Ağzında üç veya beş diş var onlar da çürük. Başka bir adam kafasına güneş geçmesin diye gazete kağıdından şapka yapmış kendine. 70'li yıllarda yapılırdı böyle şeyler. Yaptığı kayık şeklindeki şapka kafasında yan duruyor. Bir başkası tam burnunu karıştırırken kameraya yakalanmış. Birkaçı  elektrik direğine  tırmanmış oradan izliyor.

Allah kahretsin!

Kenan İmirzalıoğlu ve Kıvanç Tatlıtuğ gibi tescilli ve  dünyanın en güzel erkeklerini yetiştirmiş bir millet olduğumuzu söylesem neye yarar. Onun gibi gençler yağlı güreşlere neden gitsin?

Ama hakkını yemeyelim yağlı güreşlere gidip ağa olmak isteyen biri vardı biliyorsunuz. Hatırlayamayanınız varsa ben hatırlatayım.

Fatih Ürek...