13 Kasım 2010 Cumartesi

MEZARA DEĞİL PAZARA KADAR


Pazar deyince erkekler televizyonun karşısında oturup maç izlemeyi ve yemek yemeyi algılarken biz kadınlara Pazar bir tek çağrışım yapar.
Genelde sevdiğin bir arkadaşın komşun veya aile ferdinle birlikte yapılan açıkhava alışverişleridir pazar.
Hatta "Pazar yapmak" dibi bir deyimimiz vardır. İngilizcede "take a shower" denilen duş almak sözüne takarız kafayı. Neden "Duş yapmak" değil diye.
Yani severiz pazar yapmayı.
Ama pazar yapmanın yazılmamış bazı  kuralları  vardır.
Büyük şehirde yaşıyorsanız  sosyete pazarları takip edilmelidir. Televizyon dizilerindeki oyuncuların kıyafetleri pazarların gözdeleridir çünkü.
Aşk-ı Memnu dizisinde başrol oyuncusunun elinde tuttuğu ve  bir işçinin bir yıllık maaşına tekabül eden  çantanın sahtesini  boynuna asan tezgahtar bağırır; "Bihter çantaları burada abla"
Gelişmesini tamamlamamış, tamamlaması da zor görünen bir ülkenin genç kızları toplanır tezgahın başına.

Ünlü İngiliz markası Burberry'nin Türkiye sorumlusu Kanyon alışveriş merkezinde dolaşırken, ürettikleri çizmeleri giyen hanımların çokluğunu görünce Türkiye'ye satışını  durdurmuş. Gerekçe komik. "Herkesin üzerinde olan bir şey değerini yitirir az öz olsun." Beyefendi pazarlara gitmiyor galiba. Tamam kendisi gitmiyorsa bile piyasa araştırması yapan elemanları vardır. Söylediği çizmelerin onların akıl etmediği renklerini bile yapmışlar. 
Bizim pazarlarımızda bir markanın neredeyse henüz üretim aşamasındaki bir modelini bile bulmak mümkündür.

Pazarın kuralları var demiştik. Öncelikler bazı tezgahlardan sık sık alışveriş yapacaksınız ki sizi tanısınlar. Yoksa mağazadan indirim alırsınız ama burada bir kuruş inmezler.
Bazı tezgah sahipleri çok şanslıdır. Pazara ne getirirse satılır.
Bazı tezgahlara kimse uğramaz. Bu şanssız grup  pes etmez ve hemen B planını uygular. Oğlu veya kardeşine pazarın başka bir yerinde tezgah açtırıp kendi sattığının biraz altında fiyatla sattırır.
Bazı esnaf çok suludur, onu bozup ayar verme işi gençlere değil de orta yaşı biraz geçmiş sözünü sakınmayan bir teyzeye nasip olur. "Oğlum çıkar başından o iç çamaşırını bakayım. Bir de sesini inceltme öyle kadın gibi." Bunu söyleyen genelde emekli öğretmendir ve ona kızılmaz.
Pazarda mutlaka bir tanıdıkla karşılaşılır. Ayaküstü alınanlar birbirine gösterilir. Bazı uyanık geçinen kadınlar aldıklarını göstermek istemez. Çünkü bir arkadaş meclisinde giydiği kıyafeti bilmem hangi mağazadan dünyanın parasına aldığını söyleyecektir.

Bu arada pazarda satıcılar haricinde erkek azdır. Pek çok erkek yanındaki kadının bir tezgahın başında dakikalarca durmasından hoşlanmaz. 
Siz siz olun pazarda somurtarak gezen bir erkeği yanınıza almayın.
İyi alışverişler...

Hiç yorum yok: