6 Kasım 2010 Cumartesi

ANKARA - 2


Tamam biliyorum.
Son Ankara yazımda "Ankaranın en güzel yanı İstanbul'a dönmek." demiştim. Uzun yıllar Ankara'da yaşayan sevgili arkadaşım Dörtgöz teletabinin gazabından zor kurtulmuştum.İkinci kez neden yazıyorum?
Herkes eş durumundan bir yerlere gider, bense abla durumundan Türkiye'nin bir çok yerini gezdim. (Ağrı, Yozgat, Amasya, Afyon) Şimdi emekli oldular ve Ankara'ya yerleştiler.
Bu sefer haksızlık yapmayacağım. Yahya Kemal istanbul'a dönüşü sevse de ben biraz daha izlenimlerimi anlatacağım. 
Yirmi dört yıldır İstanbul'da yaşayan biri olarak Ankara düzeni ile dikkatimi çekti. Önce insanları farklılık gösteriyor. Erkekler öğrenci değillerse genellikle resmi giyiniyorlar. Buna neden olarak adım başı Bakanlık, Müdürlük, Müsteşarlık, Parti binalarını gösterebiliriz. Tahminlerime göre Türkiye'de  en çok takım elbise giyen kesim Ankara'da dır diye düşünüyorum. Kadınlar şık giyiniyor. Ama İstanbul'da ki renklilik yok.
Kızılay meydanı, Taksim meydanı keşmekeşinden o kadar uzak ki! Sanırım Uzaylılar çaktırmadan bu meydana gelip  insanlara çip taktılar. Bu düzenin başka türlü izahı mümkün değil. Klakson sesi yok denecek kadar az. Klakson çalanların da bir süre İstanbul'da yaşama ihtimali var.
Işıkların haricindeki yerlerde kimse karşıdan karşıya geçmek için uğraşmıyor. Ablam "Güven Park'tan geçelim." deyince etrafta park gibi bir şey göremedim. Biraz abartarak söyleyecek olursam 10x10 genişliğinde, beş altı ağacın olduğu bir yeri işaret etti. Ablama Park görmemiş muamelesi yapmadım ama hınzırca gülmemden anladı ne düşündüğümü. "Geç oldu eve gidelim" dedi.
Oysa saat henüz 18.00 bile değildi.
Türkiye'nin her yerinde bir mantar gibi çoğalan alışveriş merkezi çılgınlığından başkent de nasinibi almış doğal olarak. Geçen sefer gitmediğimiz bir kaçını dolaşma fırsatımız oldu. Bu konuda İstanbul kadar iddialı alışveriş merkezleri olduğunu söyleyebilirim. 
Son gün ablam ve eniştem beni otogara getirdiler. Evden erken çıkmak için ısrar ettiysem de eniştem acele etmedi. İstanbul'da otogara giden herkes bilir ki hangi semtten gelirseniz gelin otogara gitmek saatler alır. Bununla da kalmaz otogarın içine girmek de bir o kadar uzun sürer. Bunu bildiğimden geç kalmayalım diye  tedirginim. Otogara girişimiz ile park etmemiz arasındaki sürenin beş dakika bile olmadığını görünce enişteme sordum; "Otogarda Grev mi var?"

İstanbul'dayım. 
Taksim'de kızımla buluşup birlikte eve döneceğiz.
Meydanın ortasında kocaman bir tır. Üzerinde ve etrafında masa ve sandalyeler. Kadınlı erkekli bir sürü insan kah oturmuş kah ayakta. Bir tarafta orkestra bangır bangır müzik çalıyor. Bir çay firması reklamını yapıyor.
Bir taksi şoförü arabadan inmiş önündeki servis şoförüyle tartışıyor. Bir grup turist kafilesi İstiklal caddesinin başında ellerindeki haritaya bakıyor, bir dilenci onlardan ekmek parası istiyor, çiçek satan kadınlar son satışlarını yapma derdinde, genç kız sevgilisi ile tartışıyor,erkek alttan alıyor. Öyle bir gürültü var ki telefonum çaldığı halde duymamışım. Kızım 3. defada bana ulaşıyor.
Ablamı arıyorum. 
"Sağ salim geldim ama Cuma günü bu trafikte eve varmamız 2 saat sürer."

4 yorum:

Adsız dedi ki...

canım arkadaşm çok güzel yazmşsın yine ankara'yı çok güzel anlatmışsn bu arada ankara ve ablan sana yaramş !!!!sevgiler dörtgöz teletabi

eymenerdogan dedi ki...

Yaklaşık 8 ay sonra yapmış olacağım üniversite tercihi konusunda daha şimdiden Ankara üniversiteleri ile İstanbul üniversiteleri arasında kararsızım. Hangisini seçersem seçeyim aklım seçmediğimde kalacak buna eminim. Ankara'nın öyle güzel yönünü anlatmışsınız ki ibreler şimdilik Ankara'yı göstermeye başladı :) tanıtımınız için teşekkürler Selma teyze..

lalin.askin dedi ki...

Yengecim hoşgeldiiiiiiiiiiin...Çok özlettin kendini...Sen böyle her yeri gez sonra gel bize anlat ama asla İstanbul'dan uzaklaşma...Biz sensiz naparız!!!Hep yanıbaşımızda ol...

sahra dedi ki...

mommy! ben hala ankara'nın en güzel yanı istanbul'a dönmek diye düşünüyorum. taşı toprağı altın falan değil belki ama en azından canlı :)