23 Ocak 2011 Pazar

GÜZEL BİR PAZAR NASIL BOZULUR


Beyefendi'nin akrabaları Yıldız Parkı'nda Brunch'a davet ettiler. Memnuniyetle kabul ettik. 
Kızlar uyurken çıktık yola. Saat erken olduğu için İstanbul'da alışık olmadığımız kadar rahat bir trafikte Yıldız parkına geldik. Hafifçe yağan yağmur ve havanın soğukluğu keyfimizi bozmadı. 
Masada üç çifttik. Bizim haricimizdeki iki çift bizden oldukça yaşlı ama sevimli kişiler. Karı koca Profesörler birbirleriyle şirin atışmalar yapıyorlar. Diğer çiftlerden biri 65 yaşından sonra üçüncü üniversiteyi okuyor. Masamız yaş ortalamasından umulmayacak kadar neşeli. 

Kır Kahvesinin kapalı ve açık yerleri var. Biz kapalı olan kısmı tercih ettik. Çayımız kahvaltılıklarımız geldi, güle neşe yemeğimizi yiyoruz. İçeriye girdiğimizde vestiyer bulamadığımız için garson bir sandalye getirdi ve giysilerimizi üzerine koydu. 
Yemeğin ortalarına doğru içeriye  çocukları ile birlikte iki aile girdi. Salonun diğer köşesinde boş masaya  doğru ilerlediler. 
Sonra, adamlardan biri yanımıza gelerek gayet ters bir ses tonuyla "Sandalyeyi alabilirmiyim." dedi. Sözler aynen böyle olmasına rağmen öyle ters bir tarzda söylenmişti ki nasıl dediğinin önemi kalmamıştı. Masamızın erkekleri kalkıp sandalyenin üzerindeki palto ve çantaları topladı, adam da sandalyeyi aldı. Masamızda buz gibi bir hava esti. Gelen adam taş çatlasa 35 yaşlarında olmalıydı. Kendi yaşının iki katında insanların oturduğu bir masaya hitaben yaptığı konuşma Pazar günü Brunch'ı bilecek ve bundan zevk alacak birinin konuşması değildi.

Yan yana masalarda değildik. Hatta onlardan en uzak masada bizdik. Bu tür durumlarda garsondan yardım istendiğini bilmeyen birine ne denir.
Yağmur hızlandı sohbet azaldı. Bizi davet edenlere teşekkür ederek evimize döndük. 
Yolda size terbiyesizce davranan insanlara aynı şekilde davranmak gerekli mi, yoksa muhatap olmamak mı lazım karar veremedik.

Hiç yorum yok: