6 Ekim 2010 Çarşamba

STOCKHOLM SENDROMU


Bundan bir kaç yıl önce bir arkadaşıma, şikayet ettiği şeylerle yaşadığı için "Sende Stockholm Sendronu olmuş." demiştim. Arkadaşım kültürlü, birikimli biri olmasına rağmen "Stockholm Sendromu'nu" bilmiyordu. Arkadaşıma bir suçlama getirmiştim ama hayatımızın her döneminde hangimiz bir "Stockholm Sendromu'na" yakalanmamıştık ki. Şikayet ettiklerimiz sıkı sıkıya bağlı olduklarımız değil mi?

1973 yılında Stockholm'deki başarısız banka soygunu sırasında soyguncular ile rehin alınan 6 kişi arasında bir yakınlık olmuş.  Dört gün boyunca direnen soygunculara rehineler mukavemet göstermedikleri gibi polis operasyonu sırasında kurtarılmaya da direnmişler. Mahkemeye çıkartılan soyguncular aleyhine ifade vermeyi reddetmişler. Hatta aralarında para toplayıp savunmalarına yardımcı olmuşlar. Bu olaydan sonra Psikolojide mağdur ve mağdur eden arasındaki yakınlaşmaya "Stackholm Sendromu" denmiş. Bir ayrıntıyı yazmadan geçemeyeceğim. Soyguncuya sadece rehineler değil halk da sempati beslemiş ve polisi sert davranıyor diye eleştirmiş.

İnsan düşünmeden edemiyor. Banka soyan insanlar rehineleri hangi makul sebeplerle ikna edebildiler de kendi yanlarına çektiler.
Bizde olsa sanırım durum şöyle olurdu.
"Abi valla kötü bir niyetimiz yok. Bu bankaya iş başvurusunda bulundum. Müdür beni alacağına torpilli birini aldı. Çocuklar aç. Bu bankadan çalışarak para kazanamayacağımı anlayınca çalayım dedim."
Ne diyebilirsiniz ki?

Uzmanlar baskı gören kişinin baskı yaptığı kişiye sempati duyması olarak adlandırıyor Stockholm sendromunu. Öyleyse  bu kadar şikayet ettiğimiz baskı altında olduğumuzu söylediğimiz, mağdur olduğumuzu dile getirdiğimiz halde bizi yönetenlere oy verdiğimiz göz önüne alınırsa toplu halde Stackholm sendromu yaşıyoruz demektir.
Bir de iyi tarafından bakalım. Avrupalı bir ülkenin ismiyle anılan bir sendromumuz varsa Avrupa birliğine girmemize ramak kalmış diyebiliriz.
Hadi hayırlısı..

3 yorum:

eymenerdogan dedi ki...

Her ne kadar ''okul bitsin artık!'' desemde okula gitmediğim günlerde evde canım sıkılmakta ve keşke okul açılsa diyorum. Selma teyze yoksa bende mi Stockholm sendromu yaşıyorum ? :)

selma dedi ki...

Sevgili eymen,
keşke hayatımızdaki Stockholm sendromları sadece okulla ilgili olsa. Hayatının her dönemimde bu ikileme çok düşeceksin. Bir yıl sonra hukuk okurken bir daha konuşalım bu sendromu seninle..(:

Adsız dedi ki...

momster, benim de 76e ile aramda böyle bi sevgi/nefret/mecburiyet ilişkisi var. görünce mutlu oluyorum artık mecburiyetten.